Fark-ı Tam Meselesi
Cem'den sonraki fark, bir fark-ı tâmdır ve sâlikin, mâsivâya (varlık ve hâdiselere) karşı olan kalbî alâkasını bütün bütün kesip, Hazreti Vâhid u Ehad'in dergâhına tam bir teveccühle O'nda fâni olması hâlidir ki; bu bize daha çok, değişik yollarla ulaşılan "fenâ fillah" mülâhazasını hatırlatmaktadır. Bu pâyeyi idrak edenler "fenâ fillah" ve "bekâ billah"da olduğu gibi, içinde bulundukları bütün dünyayı ve topyekün eşyayı, hem de gözlerinin önünde olduğu halde görmezler de, basiretleriyle hemen her şey ve her hâdisede, sadece ve sadece şuûn ve sıfatların temâşâsıyla -bigayri keyf ve idrak- müstağrak yaşar ve kesret aynalarında hep vahdet cilveleriyle oturur kalkarlar. Güneşin doğmasıyla, zatında var olan yıldızların görünmez, bilinmez, duyulmaz ve hissedilmez olması gibi "ve lillâhi’l-meselü’l-a’lâ (en yüzce sıfatlar Allah’ındır" Nahl, 60) bu mertebenin kahramanları da, kendi marifet rasathanelerinde Hazreti Mevcûd ve Hazreti Mâlûm-u Hakikî'nin şuûn ve sıfatlarının tecelli atmosferinde, başka şeyleri göremez olurlar.
- tarihinde hazırlandı.