Allah’ın Lütufları
Her ferde, liyâkatinin kat kat üstünde iltifatlarda bulunma âdeti olan Rahmeti Sonsuz, hiç mümkün mü ki, O'na koşan vefalı yolculara -hâşâ!- alâkasız kalsın.. ve harem-i hâssına ihlâs sermayesiyle yönelenleri hususî teveccühleriyle ağırlamasın..! Aslında, böyle bir ilâhî âdet olmasa ve hiç kimseye iltifatta bulunma sözü verilmese bile, herkes o Ezel ve Ebed Sultanı'na intisab etmiş olmayı, önceden alınmış bir avans gibi kabul etmeli ve her nefes alış-verişinde bir sadakat kahramanı gibi sürekli O'nu soluklamalıdır. "İşler yolunda gitmedi, gökten vâridat inmedi" diye çocuklar gibi küsme tavrına girmemeli; rıza bilmez seviyesizler gibi müteessir olmamalı; yolun zorluğunu ve uzunluğunu düşünerek mesafelere yenik düşmemelidir; aksine, hep "sular gibi çağlamalı, Eyyûb gibi ağlamalı" gezip dolaştığı her yerde sadece O'na gönül bağlamalı; O'nu görme, O'nu duyma, O'nu bilme mülâhazalarıyla oturup kalkmalı ki, ebediyeti peyleyebilecek kredilerini çocuk oyuncağı türünden bazı şeyleri elde etme yolunda harcamış olmasın; olmasın ve Allah'ın lutfettiği genişlikleri his ve hevesleriyle daraltmasın; rahmetin her şeyin önünde olma esprisine himmetin her şeyi kucaklayan genişliğiyle mukabele ederek zımnî bir ilâhî mukavelenin gereklerini, tabiî O'nun büyüklüğü ve kendi küçüklüğü ölçüsünde yerine getirebilsin..
- tarihinde hazırlandı.