Garipler ve Toplum
Garipler, ölü toplumlara hayat sunmak, onlara kaybettikleri değerleri yeniden iâde etmek için, bir düzine mukaddeslerden mukaddes düşüncelerle, her Allah'ın günü toplumun kapısına dikilir, kapının tokmağına birkaç defa asılır, sonra ruhunun ilhâmlarını haykırır ve geriye dönerler. Bu uğurda, tartaklanır, azar işitir, defalarca kovulurlar; ama katiyen yılmaz, usanmaz ve hele aslâ darılmazlar. Onlar gözleri her ân ötelerde ve bir diriliş müjdesi beklemektedirler güneşin her doğup batışıyla. Her yeni günle, taptaze bir şevk kazanır ve soluk soluğa köşeyi bucağı tutar, yığınlara Hızır çeşmesine giden yolu gösterirler.
Onları anlayıp hemhâl olanlar ebedî varlığa ererler. Onlardan uzak kalanlar "ebed-müddet" ölüp giderler. Onlar Cibril'le hem-bezm (1) olmuş, Hızır'la elli defa buluşmuşlardır. Bu itibarla, uğradıkları yerler yemyeşil ve ayaklarına ilişen toprak hayat iksiri gibidir.
Küfürler, ilhâdlar, dalâletler onların eritici solukları karşısında buz gibi erir gider; çorak yerler onların nefesleriyle İrem bağlarına döner.
Onlar, daima ızdıraplıdırlar. Bağrında yetiştikleri toplumun değişip duran duygu ve düşünceleri, bozulup giden töreleri karşısında, her ân inkîsardan inkîsara düşer ve iki büklüm olurlar. Ne var ki aynı zamanda imanlı, ümitli ve fevkalâde gerilim içindedirler. Zaman zaman yalnız, kimsesiz kaldıkları ve toplumdan hakaret gördükleri olur. Ancak, dâima neşeli ve huzur içindedirler.
Bin müjde gariplere! Bin muştu, fitnenin, fesadın ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde, ümit ve itminân soluyanlara, umumun huzur ve mutluluğu için şahsî haz ve zevklerini unutanlara!
- tarihinde hazırlandı.