Bayram namazının kılınış esnasında
Bayram şafağı söküp minarelerin başında temcidler tınlamaya başladığı ve her yanda lâhûtîliğin tütüp durduğu dakikalarda hülyalarımızı coşturup köpürten öyle sırlı şeyler duyarız ki, bunlar alır bizi derinlere, derinlerden de daha derinlere götürür ve gönüllerimize hiçbir zaman söylenemeyen ve bir şeyler anlattıkları hâlde katiyen ifade edilemeyen, hele gündelik lisanla asla anlatılamayan en mahrem duyguları fısıldarlar.
Evet, Itrilerin, Dede Efendilerin duygu ve düşüncelerinden birer usare gibi süzülüp gelen ezanlarımız, temcitlerimiz, tekbirlerimiz ve tehlillerimizdeki hava, üslup ve estetik, milletimizin deminin, damarının, kalbinin mübhem, çok buutlu bir sesi ve husûsî bir lisanıdır. Duygularımızın ifadesi ve gönüllerimizin mûsikisi olan bu ürperten, bu coşturan ses hevenkleri, ruhlarımıza âdeta, zaman üstü ve ötelerden gelmiş söz zemzemeleri gibi tesir eder.
Bazen müezzinin komut veriyor gibi peşipeşine çığlıkları, bazen imamın ayrı bir fasıldan semâvî nağmelerle inlemesi, bazen bütün cemaatin koro hâlinde gürlemesi o kadar mehip, o kadar ürpertici ve o kadar bizdendir ki, hemen hepimiz mabetten yükselen bu sesleri mırıldanırken, upuzun ve şanlı bir geçmişi, hatta ondan da öte, cihanşumûl bir gerçeği, ezelden ebede uzanan bir hakikati bütün tazeliğiyle bir kere daha hisseder ve hazla geriliriz. Bilhassa bayram günlerinde mabed bize, o ipekler kadar ince ve yumuşak, kuş yuvaları kadar canlı ve sıcak havasıyla hep, duyguların safvetini, vücudun rahatını, ruhun itminânını, yaşamanın gâyesini, hayatın mâcerâsını, milletimizin manâ köklerini, kültürümüzün temellerini, dinimizin ölümsüzlüğünü, dilimizin mûsikisini, hayata bakışımızı, dünya görüşümüzü, üslup ve şîvemizi fısıldar ve gerçek insan olma yollarını gösterir.
Biz, hemen her zaman, mabette uğuldayan bu sıcak sesler içinde, göklerin yere doğru eğildiğini, yerin gidip göklerle bütünleştiğini, yıldızların yerdeki çiçeklere göz kırptıklarını, çiçeklerin gök ehline gamze çaktıklarını ve bu iki âlem arasında sırlı ve sihirli gelip gitmelerin yaşandığını duyuyor ve görüyor gibi oluruz.
Sızıntı, Nisan 1992, Cilt 14, Sayı 159
- tarihinde hazırlandı.