Mantık ve Realite
Tebliğ adamı, aynı zamanda bir mantık ve realite adamıdır. Hem hadiseleri değerlendirirken, hem de muhatabına birşeyler anlatırken o daima karşısındakinin seviyesine göre meseleleri anlatıp onu öyle ikna etmeye çalışmalıdır.
Tebliğ insanı mantıkîliği ölçüsünde toplum içinde yadırganmaz ve söyledikleri de o ölçüde kabul görür. Bunları söylerken, onun kuru bir mantık insanı olmasını teşvik ediyoruz sanılmasın; ancak yukarıda anlattığımız hususiyetleriyle beraber tebliğ insanı mutlaka mantıklı olmalıdır. İşte Allah Resûlü'nden (s.a.s) çarpıcı bir örnek:
Cüleybib (r.a) kadınlara karşı zaafı olan bir gençti. Onun bu durumu diğer sahabileri üzüyor, fakat bir türlü Cüleybib'e söz anlatamıyorlardı. Bir gün bu durumu Allah Resûlü'ne (s.a.s) bildirdiler. Efendimiz, onu huzuruna çağırdı. Biraz sonra da ikisi arasında şöyle bir konuşma cereyan etti. Allah Resûlü (s.a.s) sordu, Cüleybib de cevap verdi.
- Cüleybib! Duydum ki kadınlara sarkıntılık yapıyormuşsun. Şimdi bana söyle aynı şeyin senin annene yapılmasını ister misin?
- Hayır, ya Resûlallah istemem!
- Unutma senin sarkıntılık yaptığın da birisinin annesidir! Aynı şeyin senin kız kardeşine yapılmasını ister misin?
- Hayır, ey Allah'ın Resûlü!
- Unutma, senin sarkıntılık yaptığın da birisinin kız kardeşidir!.. Ve Allah Resûlü, Cüleybib'e daha birçok yakınını sayar. Halana, teyzene böyle şeyler yapılmasını ister misin, der. O da hepsine: 'Hayır' cevabını verir. Allah Resûlü (s.a.s) de yine sözünü tekrar eder:
- Senin sarkıntılık yaptığın da birinin halasıdır, teyzesidir..
Cüleybib (r.a), mantıken iyice doymuş ve ikna olmuştur. Sonra da Allah Resûlü (s.a.s) ellerini kaldırır ve Cüleybib için duâ eder. Sahabi kasem ederek der ki: "Cüleybib o andan itibaren Medine'nin en iffetli gençlerinden biri olmuştu."[1]
O, kısa bir müddet sonra iştirak ettiği bir muharebede şehit olur. Harp meydanında herkes bir yakınını ararken, Allah Resûlü'nün (s.a.s) de birini aradığı gözlenir. Yanındakilere: 'Hiç kaybınız var mı?' diye sorar. 'Hayır, ya Resûlallah!' cevabını alınca da, gözyaşlarını tutamadı ve ağlayarak, 'Ama benim kaybım var!' der; der ve eliyle Cüleybib'i gösterir. Cüleybib (r.a), yedi kişinin arasında yatıyordu. Allah Resûlü (s.a.s) oradakilere hitaben: 'Evvelâ o yedi kişiyi öldürdü, sonra da onu öldürdüler' buyurur. Ve ardından Cüleybib'in kıyamete kadar gelecek bütün nesline yetecek bir müjde verir: 'Cüleybib bendendir. Ben de Cüleybib'tenim.'[2]
Mantık ile duâ, Cüleybib'i öyle kanatlandırmıştı ki, o bu iki kanatla artık öbür âlemin bir üveykidir.
[1] Müsned, 5/256,257.
[2] Müsned, 4/420,421; Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 9/368
- tarihinde hazırlandı.