Cinlerle Temas Kurulabilir mi? Cinler, İnsanlara Hangi Hallerde Zarar Verir?
Bazı insanların ruhları cinlerle temasa müsaittir; çabuk trans hâline geçebilir, çabuk bizim buudlarımızın dışına çıkabilir ve onların âlemi, onların buudları, onların dilleri ve haberleşmeleriyle mayalanabilirler. Bu bir fıtrat meselesidir.. ancak, bundan bir insanî üstünlük mânâsı da çıkarılmamalıdır. Evet, görülmeyen bu kuvvetlerin tâbi oldukları belli prensipler vardır. Dolayısıyla insan, her arzu ettiği yerde bunlara iş yaptıramaz... Zira onlar, Allah'ın (celle celâluhu) tayin ettiği buudun dışında iş yapamazlar. Kişi, mazhar olduğu bir kısım esmâ ve kelimeleri sırlı kilitleri açar gibi kullanıp cinlerle temasa geçebilir ama, cinler kendilerine verilmeyen imkânı kullanamazlar. Bu itibarla her insan, cinlerden istifade edemez, eden de, onları her arzusunda kullanamaz. Bununla birlikte, bazı kelimeleri cinlere ait birer kod, birer telefon numarası gibi çevirip, belirli şekillerde ve belirli sayıda tekrarlayarak, onlarla irtibat kuran insanlar da az değildir.
Birtakım yolları ve usulleri olmakla beraber cinlerle irtibat kurma, mürşid ve rehber ister ve o işin ehli olmayı gerektirir. Usul, prensip ve rehber olmazsa, hata ve yanlışlıklar yapıp paçayı kaptırma ihtimali de vardır. Bu tür şeylerle meşgul olanların gözleri mânâ âlemine açık değil ve kendileri ayaklarını basacakları yeri bilemiyorlarsa, o zaman habis ruhların saldırısına uğrar, onların hâkimiyeti altına girer ve onların oyuncakları olurlar: Neticede cinler, böylelerini bazen gurur ve kibre sevk eder, okşayıp şımartır; yeri, zamanı gelince de korkutup tehdit ederek tesirleri altına alır ve kendi hesaplarına konuşturup, iş yaptırırlar. Nitekim, 20. asırda Hindistan'da Gulam Ahmed Kâdıyânî, böylesi habis ruhların kurbanı olmuştur. Hind yogizmine karşı fakirizm yolunda İslâm adına mücadele etmek istemiş, fakat habis ruhların saldırılarına uğrayıp, oyuncakları hâline gelmiş.. habis ruhlar, önce kendisine müceddit olduğunu kabul ettirmişler; sonra da mehdiliğine, ardından da İsa-Mesih olduğuna inandırmışlardır. En sonunda da, -hâşâ- "Allah bana hulûl etti ve bende göründü." demeye kadar gitmiştir. Habis ruhlar, habis olanlarla çabuk kontak kurar ve onları cinnete kadar götürebilirler.
Cinler, ehl-i imana daha çok cünüplük ve hayız-nifas hâllerinde, abdestsiz-namazsız hayat sürenlere de yine bu hâllerde musallat olup, onları değişik şekilde ve değişik seviyede baştan çıkarabilirler. İşlenen her bir günah, şeytan ve habis cinlere açılan bir kapı ve pencere durumundadır. Bilhassa hassas tipler, bozuk ruhlular, duadan ve dualıların atmosferinden uzak lâubali hayat yaşayanlar, çabuk cinlerin tesirine girerler. Tabiî ki, cinlerin hayat sınırlarını ve hukuklarını ihlâl ve besmele çekmeden evlerini ve yurtlarını işgal de, cinlerden zarar görmede mühim faktörlerdir. Bu yüzden Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), bize pis yerlere girerken dua etmemizi öğretiyor ve onların bulundukları mezbelelik, çöplük, hamam, otluk, helâ ve hatta kabirlerde namaz kılmamızı yasaklıyor.[1] Bu yerler, şeytanın ve kötü ruhların uğrak yerleridir. Evet Efendimiz, helâya girerken, "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habâis"[2] dememizi talim buyuruyor ve ileride geleceği üzere, hayatımızın her safhasında dualı olmamızı, bu kabîl zararlı oklara hedef olmaktan korunmamızı temin edecek bir kale ve kalkan sayılabilecek temiz muhitlerde bulunmamızı, temiz insanlarla düşüp kalkmamızı, dualarla bir atmosfer oluşturmamızı ve ibadetle korunmamızı emrediyor. Öyleyse, cinlerin her türlü kötülüğünden emin olmak isteyen, her şeyden önce günahlardan şiddetle kaçınarak, onların girecekleri delikleri kapamalıdır.
[1] Tirmizî, mevâkît 141; İbn Mâce, mesâcid 4.
[2] "Allahım, serepa pis olan erkek ve dişi şeytanlardan Sana sığınırım." Buhârî, vudû 9; daavât 14; Müslim, hayz 122, 123; Ebû Dâvut, tahâre 3.
- tarihinde hazırlandı.