İslâmî Meselelerde Orijinalite Arayışı
Günümüzde bazı bilim adamları, anlaşılması zor ve genellikle de oryantalistlerin çeşitli gayelere matuf olarak Müslümanların düşünce hayatına soktuğu bazı meseleleri, çok önceden yazılmış olmalarına rağmen, bunlar o kabîl şeylere yeni muttali olduklarından, ya orijinal bir şey söyleme ya da "yazılan her şey söylenmelidir" mülâhazasıyla yazıp çiziyorlar. Oysaki bunlar çok önceleri söylenmiş ve cevabı verilmiş olan hususlardandır.
Meselâ bir ilâhiyatçı -Allah selâmet versin!- bu tür eskiden söylenmiş olan birkaç mevzuu kitabına alıp değerlendirebilmiştir. Bu haber bedevî Arap milleti, cahiliyesini yaşarken Efendimiz'in de onların putlarına kurban kestiği ile alâkalı sakim bir haberdir. Böyle bir habere hiç kimse itibar etmemiştir; zira bu haber hadisçiler nezdinde yalancılığıyla meşhur Kelbî tarafından rivayet edilmektedir.
Benzer sakat görüşlerden biri de Prof. Pilip K. Hitti'nin iddia ettiği: "Aslî şekliyle İslâmiyet, Sâmî kavimlere ait dinlerin mantıkî mükemmelleşmesidir." şeklindeki fikirdir. Bu fikir aslında, Allah'ın bir kabile dinini, bir ölçüde evrenselliğe açılma faslında getirip âlemşümul bir din öğretmesi mânâsında doğrudur. Ama nasılsa Hoca, mübarek bir isme bağlı kitabında bu meseleyi ifade ederken, bir dinler tarihçisi yaklaşımı içinde, bu dinin toplum içinde tekâmül ede ede bu hâle geldiğini beyan etmektedir ki, bunun doğru olduğuna inanmak mümkün değildir. Dahası hocamız, bu fikri naklettikten sonra, bu düşünceye katıldığını da ifade etmektedir.
Oysaki biz Müslümanlar, çarpıklığın her türlüsünden uzak durmamız gerekmektedir. Selefimiz bu fikirlere dalâlet demiş ve bu fikirlerle uğraşanları "fırak-ı dâlle" içinde mütalâa etmişlerdir. Evet! Bu hususlarda temkinli davranmak gerekmektedir.
Kur'ân'ın tarihselliğini savunan kişiler de benzer hataları irtikâp etmektedirler. Oysaki, her meselenin temel bir kısım prensipleri vardır ve o prensiplere müdahale edildiği takdirde bütün meseleler alt-üst olur. Binaenaleyh, "Hükümlerin illeti değişince hükümler de değişebilir." gibi yaklaşımlar, bence suiniyetlilerin kaba tevili olsa gerek. Bunlar, avlamak için zehire bal sürmek kabîlinden şeylerdir. Buna kâil insanlara ilk cevap verenlerden biri de "es-Sünnetü ve mekânetühâ fi't-teşrîi'l-İslâmî" adlı kitabıyla tanıdığımız merhum Mustafa es-Sibâî'dir.
Bizim buradaki itirazımız, daha çok oryantalistler tarafından sürekli gündeme getirilen bu tür görüşlere cevap verme değil, bu hususların incelenip araştırılmadan, ilim adamlarımız tarafından eserlerine alınması ve neredeyse müsteşrikler gibi davranıp, çözüm üretmekten öte problem sunma metodu ile İslâmî meselelerin içinden çıkılmaz hâle getirilmesine bir itirazdır.
- tarihinde hazırlandı.