İbadetlerde Kulluk Şuuru
İnsan, ibadetlerine azami derecede dikkat etmeli ve mânevî hayatını felç eden günahları tekrar işlemektense, ölümü tercih edecek kadar çelikten bir irade ve engin bir ruh hâletine sahip olmalıdır.Cismaniyetten kurtulma, bedenin baskısından sıyrılma, kalb ve ruhun derece-i hayatına yükselme, derecesine göre herkes için söz konusu olabilir. İnsanın, üzerine terettüp eden kulluk vazifelerini yerine getirmesi ve bu arada îlâ-yı kelimetullah' istikametinde, O'nun nâm-ı celîlinin her yerde şehbal açması için gayret göstermesi, cismaniyetin üzerine dökülmüş kezzap gibidir. İnsan, bu sayede, kestirmeden ruhun derece-i hayatına girerek, mânevî terakkî adına Cenâb-ı Hakk'ın rıza ve rıdvanına ulaşabilir.
Evet kulluk, mutlaka çok ciddî ve titizlik içinde yerine getirilmelidir. Nasıl ki, misafirlere izzet ü ikram için çataldan kaşığa ve en güzel yemeklerden tatlılara kadar âdâb ü erkan adına her türlü ihtimam gösterilir öyle de ibadet ü taat da en az bunun kadar titizlik ve dikkatle ele alınmalıdır. Bu, hayvaniyetten çıkıp nefsi bırakmanın ve kalb ve ruhun derece-i hayatına yükselmenin çok önemli bir yoludur. Şunu kat'iyetle ifade edebilirim ki insan, namazdan oruca, oruçtan nafile ibadetlere kadar her türlü ibadet ü taati en tatlı şeyleri ağzında duyuyor gibi edâ etmiyor veya edemiyorsa hususî mânâda hayvaniyetten çıkıp cismaniyeti bıraktığı söylenemez. Fert bu vazifeleri şuursuzca ama erkanına riayet ederek ifa etmekle sorumluluktan kurtulabilir ama, böylesi ibadetlerle kalbî, ruhî hayatın inkişaf etmeyeceği de bir gerçektir.
Ayrıca kalb ve ruhun derece-i hayatına girmek için, helâl lokma yenmeli, gözler mutlaka haramlardan sakınmalı ve Efendimiz'in (s.a.s), 'İki çene arasını ve apış arasını koruma hususunda bana teminat verin, cennete gireceğinize teminat vereyim.' irşadı çizgisinde, uygunsuz, gereksiz konuşmalardan ve insanı şehvete götüren duygulardan uzak durulmalıdır.
Hâsılı insan, ibadetlerine azami derecede dikkat etmeli ve mânevî hayatını felç eden günahları tekrar işlemektense, ölümü tercih edecek kadar çelikten bir irade ve engin bir ruh hâletine sahip olmalıdır. Bunun yanında kalbler duyarlı hâle getirilmeli, şayet duyarlı değilse buna zorlanmalıdır. Zira ısrar ve gayret neticesinde en katı kalbler bile zamanla duyarlı hâle gelebilir. Bunu kazanmak için belki keyfiyete göre günler, haftalar, aylar belki de seneler gerekecektir ama, Allah'ı kazanmak için bu uğurda ne verilirse değer.
- tarihinde hazırlandı.