Yokluk ve yok olmayı istemek üzerine
Mutlak yokluk söz konusu değildir. Bu, mü’min için bir vaad ve bişaret, kâfir için ise bir vaid ve tehdittir. Sünnet‑i Sahiha da bu işi tashih ve takviye eder. Evet, öbür âlemde, kimileri saadet, kimileri de şekavet yurdunda yerlerini aldıktan sonra, ölüm, bir koç şeklinde getirilip kesilecek ve böylece yokluğun yok edildiği duyurularak, hem Cennet ehline hem de Cehennemliklere “Artık ebedîlik var!” mânâsında اَلْخُلوُدُ اَلْخُلُودُ denilecektir.[1] Bu hakikatten de anlıyoruz ki, kâfirlerin orada yok olmak isteyişleri ve her birinin “Keşke toprak olsaydım!”[2] deyişi, azap şoku karşısında dengelerini kaybettiklerindendir. Yoksa bu hem ruhun ebed arzusuna ters hem de muhali taleptir. Ancak bu muhal, Cenab‑ı Hakk’ın –hâşâ– acziyetinden değildir. Sadece murad‑ı ilâhinin bu şekilde cereyan edeceğindendir.
Kâfirlerin azap şokunu yediklerinde “Keşke toprak olsaydık!” demelerindeki dengesizliğin örneklerini dünyada da görmemiz mümkündür. Mesela, bakıyorsunuz, adam hayatın bin türlü zevkleri içinde yaşarken sadece zevkin bir buuduna ulaşamadığından dolayı kalkıp intihar ediyor. Diyelim ki, bu intihar eden insana, öncelikle var olma nimeti verilmiş; bu sayede o, dünyadan istifade ediyor, yiyor, içiyor, çalışıyor ve eğleniyor; fakat, söz gelimi, birine gönlünü kaptırmış ve o olmadı diye kalkıp intihar ediyor. Oysaki, talep ettiği ve uğrunda canına kıydığı şey, dünya zevklerine ait buudlardan sadece biridir.
İşte bu kadarcık şey için canına kıymak, nasıl bir dengesizlik ise, kâfirin ahirette yok olmayı talep edişi de böyle bir dengesizliktir. Yoksa Üstad Bediüzzaman’ın da yer yer temas ettiği gibi, aklı başında bir insan Cehennem bile olsa var olmayı yokluğa tercih eder.[3] Yokluğun nasıl bir girdap olduğunu ancak o şoku yemiş olanlar bilir. Ben, şahsen böyle bir şeyi düşünemem bile.. zira, yokluk fikrini tasavvur bile beni bayıltacak hâle getirir. Evet, yokluk, korkunç bir şeydir ve böyle bir şeyi aklı başında bir insanın talep etmesi de imkânsızdır. Ayrıca yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, böyle bir şey istemek muhali taleptir.
[1] Buhârî, tefsîru sûre (19) 1; Tirmizî, sıfatü’l-cennet 20; Dârimî, rekâik 90.
[2] Nebe sûresi, 78/40.
[2] Bkz.: Bediüzzaman, Sözler s.93 (Onuncu Söz, On Birinci Hakikat); Şuâlar s.209 (On Birinci Şuâ, Sekizinci Mesele).
- tarihinde hazırlandı.