Nefis daima kötülüğü emreder
Nefsin istek ve alışkanlıkları, insan için öldürücü birer zehir ve insanı aşağılara çeken mânevî ağırlıklar gibidir. Ruh, nefsin rağmına gelişir ve yükselir. Aksine, nefis beslendikçe ruh küçülür, sıkışır ve ağırlaşır. Bunun neticesinde de kalb, duygu ve latîfelerde bir hantallaşma meydana gelir. Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) beyanları içinde, “Şeytan, insanın damarlarında dolaşır durur.”[1] Yine O’nun beyanıyla, “Öyle ise siz de onun dolaştığı yerleri açlıkla daraltın.”[2]
Evet, onu açlık, susuzluk ve isteklerden mahrum etmekle sıkıştırın. Aklına estikçe yiyen, çeşitli yiyecek ve çerezlerle beslenen bir insanın şehvetine düşkün olması gayet normaldir. Binaenaleyh, iradenin hakkını ve kavgasını vererek, nefse ait beslenme musluklarını kısmak çok mühimdir. Aksi takdirde, nefis daima şeytana açık bir kapı olacaktır. Şeytan gibi nefisten de insana dostluk gelmez. Nefsin fenalıklara götürücü büyük bir hasım ve kendisine karşı “en büyük cihad”ın yapılması gereken bir düşman olduğunun bilinmesi, ondan ve şeytandan kurtulma, dolayısıyla da Allah’a (celle celâluhu) yaklaşma istikametinde atılmış ilk adımlardandır. Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm), “Senin en büyük hasmın, iki kaşın ortasındaki nefsindir.”[3] ve bir muharebeden dönerken, “Şimdi küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.”[4] buyurması ve yine Kur’ân’da Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) dilinden, “Muhakkak, nefis kötülükleri emreder.”[5] sözünün nakledilmesi, ondan korkmamız ve karşısında daima teyakkuzda bulunmamız hususunda bizim için önemli dersler ve uyarılardır.
[1] Buhârî, i’tikâf 11, 12, bed’ü’l-halk 11, edeb 121, ahkâm 21; Müslim, selâm 23, 24.
[2] el-Gazzâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn 1/232; Aliyyülkârî, el-Esrâru’l-merfûa s.122; el-Aclûnî, Keşfü’l-hafâ 1/256.
[3] el-Beyhakî, ez-Zühd 1/157; ed-Deylemî, el-Müsned 3/408; el-Aclûnî, Keşfü’l-hafâ 2/222.
[4] Bkz.: el-Beyhakî, ez-Zühd 1/165; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd 13/523.
[5] Yûsuf sûresi, 12/53.
- tarihinde hazırlandı.