Çapulcu hakkında geç kalmış fetva
Fethullah Gülen'in Türkçesi düzgün; ama Osmanlıcası mükemmeldir... Bunu söylerken kullandığım kaynak, kitaplarıdır, basılı fetvalarıdır, televizyon konuşmalarıdır, Cuma hutbeleridir, vaazlarıdır. Hatta şiirleridir...
Konuşurken, kavramları uzun ve bol terkipli tümleçlerin içerisine yerleştirir. Cümleleri uzundur. Aslında "tarifi mana" taşır; ama deruni tesir yaratır. Küheylan hızıyla konuşur. Böyle olunca konuşmasındaki musiki, manaya takaddüm eder... Senfonik lisan tesiri yaratır... Bu nedenle tümleçlerindeki tekil anlam değerlerinden, nihai noktaya varmak için sabır gerekir. Hitabet sanatında buna, "manada nüfuz" "üslupta tesir" aramak deriz. Siyaset lisanında her arayış, işin aslında bir tür yaratıştır. Biraz özetlersek, bugünün deyimiyle etkili konuşmada lisanın musikisini, mananın derinliğine dönüştürürüz. Başka deyimle söylersek, derin tesir yaratmaya niyetleniriz.
Fethullah Gülen, konuşmalarında uzun terkipli cümleler kurmayı seviyor. Buna ilaveten "seci" sanatını çok sık kullanıyor... Seci, düz anlatımda şiir etkisi yaratan sanatın adıdır. Kafiyeli konuşma demektir. Zor sanattır... Sıfatlardan üretilmiş isim halleriyle sözcüklere tesir ağırlığı kazandırmayı seviyor. Üstelik bu bahsi iyi beceriyor. Örneğin televizyonda dinlediğim bir konuşmasındaki kafiyeli isim terkipleri bu sanatı yansıtmada iyi bir örnek olarak gösterilebilir... Geçenlerde Mehtap TV, Fethullah Gülen'in Bornova Camiindeki bir vaazını tekrarlıyordu. Zor koşulların mağduriyetindeki kulun, Tanrıdan himmet talebini aktarıyordu.
Buna, "halin hükmünü arz" deriz. Halin hükmünü pekiştiren "seci" sanatını ustaca kullanıyordu. Kulun huzur talep edeceği durumdaki ıstırabını tarif ederken tam dört ayrı durum tanımlaması kullanıyordu. Buna tarif pekiştirmesi deriz. Kulun "masumiyyetine", "mağduriyyetine", "mazlumiyyetine", "masuniyyetine" işaret ediyordu. Amaç, bir özelliğin tarifine yer verirken pekiştirici değerlerle başka bir karaktere dikkat çekmek istiyordu.
Fethullah Gülen kendi adını taşıyan internet sitesinde yayınlanan "Darılma Yok, Dayanma Var" başlıklı videosunda Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı eylemcileri için kullandığı "çapulcu" sözcüğüyle ilgili eleştiri getiriyor. Tayyip Beye yönelik olarak, ''O sözü kullanmayın'' diyor. O söz dediği kelime "çapulcu" Yani Tayyip Beyin her vesileyle ve her sıklıkta kullanmayı alışkanlık haline getirdiği kelimeyi ayıp sınıfından hitap sayıyor ve ayıplanacak sıfat olarak gündemde tutuyor. Gülen, sohbetinde "Hani sizin belki de çapulcu diyeceğiniz birkaç tanedir. O tabiri de kullanmayın. Kim bilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o "levsiyattan" sıyrılacak, nice yerlerde, ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır" diyor.
Tekrar başlangıç cümleme dönüyorum. Bu konuşmasında Fethullah Gülen'in Türkçesi daha iyi... Ama Osmanlıcası çok daha iyi olunca onu kullanmayı seviyor. Sözünün etkin manasına "levsiyat" tanımlaması getiriyor. Belli ki kelimeyi ustaca seçmiş. "Levsiyat" pisliğin daniskası demektir...
Tayyip Beyin çapulcu dediklerini Fethullah Gülen bir gün bu ülke için her kahramanlığa imza atacak şahsiyetler olarak tanımlıyor... İki ayrı muhafazakârdan, aynı kavramın iki ayrı tefsiri bu işte... Kelime isabetsiz seçilirse, mana kavranmamış demektir...
- tarihinde hazırlandı.