Cemaat, İran düşmanı mı?

Cemaatle yatıp cemaatle kalkıyorsunuz şeklinde eleştiriler var. Belki insanlar aynı konunun gündemde olmasından bıktı. Ne var ki cemaat konusunu gündemde tutan Zaman ya da yazarları değil.

'Yeni Türkiye'nin, NATO zirvesinde bile, bir numaralı düşmanı, gündemi, hedefi cemaat. Haliyle biz de bu gündemden kaçamıyoruz. Peki cemaatin düşman ilan edilme gerekçesi ne? En çok dile dolanan ve kulağa korkunç gelenlerden biri 'vatan hainliği' ve ABD-İsrail işbirlikçiliği. ABD'nin piyonu olmakla suçlanan cemaatle mücadele konusunda ABD'den yardım istenmesi çelişkisi de ayrı konu ya neyse…

Öncelikle net bir şekilde belirteyim. Vatan hainliği suçlamalarını genellikle komik ve abartılı bulurum. Zira, otoriter rejimlerin muhalifleri susturma yöntemlerinden biridir vatan hainliği suçlaması. Ne hikmetse cemaat 17 Aralık'tan itibaren casuslukla suçlanıyorken diğer tarafta büyüyen başka bir algı var. Hakan Fidan dâhil olmak üzere bazı isimlerin İran'la açıklanmaya muhtaç ilişkileri ve Selam Tevhid terör örgütünün Türkiye'nin hassas noktalarında yuvalanmış olması. Kimisi tarafsız görünme endişesiyle "cemaat ne kadar İsrail ajanıysa Fidan da o kadar İran'a çalışıyordur" derken kimisi de cemaati İran konusunda paranoyak olmakla suçluyor. Peki cemaat gerçekten İran düşmanı mı?

Uluslararası ilişkilerin temel varsayımlarından biri ülkelerin doğal olarak güç maksimizasyonu amaçlı hareket ettiğidir. Her biri birer aktör olan ülkelerin bu amaçla başka ülkelerde istihbarat çalışması yapması da son dinleme skandalında Erdoğan'ın da dediği gibi gücü yetiyorsa olağandır. Ülkelerin kimliği ve dini de birbirini dinlemesine engel değildir. ABD, İkinci Dünya Savaşı'nda kurtardığı, müttefik saydığı Almanya'yı bile dinledi malum. Elbette ülkeler arasında dostluk ve tehdit sıralaması değişir, ama sırf ortak din nedeniyle bir ülkeyi doğal dost ya da kardeş saymak uluslararası ilişkilerde saflıktan başka bir şey sayılmaz. Bunları İran bağlamında söylediğimi tahmin etmeniz zor değil. Türkiye yıllarca abartılan bir irtica tehdidiyle otoriterlik altında yaşatılınca, haliyle rejim ihraç eden İran algısı da çarpıklaştı. Bir kısım İran'ı mutlak tehdit olarak görürken diğer bir kesim de mutlak kardeş saydı. Halbuki mesela Yunanistan ne kadar tehdit sayılmalıysa, İran da o kadar, hatta derin tarihsel angajman nedeniyle daha büyük bir risk sayılmalı.

Cemaat ya da cemaate yakın isimler hakkında tek bir somut casusluk delili, örneği gösterilemezken Selam Tevhid, 55 bin sayfalık kapatılan bir dosya olarak önümüzde duruyor. S Haber'in hazırladığı belgeli dosya kafa karışıklığını giderecek cinsten. Küre TV'de bulup izlemenizi tavsiye ederim. Soruşturma dosyasındaki belgelere göre, İranlı Mir Vekili, Taner Yıldız'ın Maliki tarafından engellenişine bile vâkıf. Peki ama nasıl? Konuşmalara göre Emin kod adlı isim sayesinde. Ülkemizin istihbaratının başı neden Selam Tevhidciler tarafından bir kod adıyla (Emin) anılıyor? Örgüt üyelerinden ve 28 Şubat'a yol açan Kudüs gecesini düzenleyen H. Avni Yazıcıoğlu'nun belgelerinde bürokratların özel bilgileri ve tarifi Hakan Fidan'a uyan Metin Fidan ismi geçiyor. Mir Vekili, Arınç'ın bakanlar kurulu toplantısından atıldığını Emin'den öğrendiğini söylüyor. Tüm bu sorular araştırılmaya değmez mi? En azından bu şüphelerin giderilmesi gerekmez mi? Eğer bu iddialar deli saçmalığı ise neden polislerin operasyon bilgilerini video kaydına alma isteği göz ardı edildi? Peki onun yerine ne oluyor?

Eski emniyet müdürü Tufan Ergüder'in "yüzyılın operasyonu" dediği Selam Tevhid dosyasının üstü örtülüyor, bu soruşturmada görev alan ve Selam Tevhid'in devlet kurumlarındaki bağlantılarını tespit eden polisler cezalandırılıyor.

Yani aslında, Selam Tevhid'e dokunan yanıyor.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/sevgi-akarcesme/cemaat-iran-dusmani-mi_2243517.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.