Gülen takıntısı Batı'yı ikna ediyor mu?
Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'in iade edilmesini bir süredir ABD'den istiyor. Henüz olumlu bir cevap alamadı.
Önce, 19 Şubat 2014'te Obama'yla konuştu. Başbakan'ın açıklamasına göre, Obama, "Mesaj alınmıştır" cevabını verdi. Erdoğan'ın versiyonu şöyleydi: "Obama'yla konuyu görüştüm. Umutluyum... Ülkemdeki huzursuzluğun kaynağı oradadır ve sizden gerekeni bekliyorum dedim. Amerikan'ın iç güvenliğini tehdit edenleri nasıl benden istiyorsanız, ben de sizden bu konuda yardım istiyorum dedim; o da olumlu baktı. 'Mesaj alındı' dedi."
ABD'nin versiyonu: "Başbakan Erdoğan'ın Başkan Obama ile 19 Şubat tarihinde yaptığı görüşmede, Obama'nın 'Mesaj alındı' şeklinde bir ifadesi olmamıştır. Obama, Başbakan Erdoğan ile görüşmesinde, hukukun üstünlüğü ve iki ülke ilişkilerinde karşılıklı saygının önemine değinmiştir."
1 Nisan'da, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf'e soruldu: "ABD'nin ve hatta Batı'nın Türkiye konusunda Erdoğan'dan ziyade Fethullah Gülen çizgisinde olduğuna dair söylentiler var. ABD'nin Twitter, yolsuzluk ve Erdoğan'ın diğer konulardaki idaresine yönelik eleştirilerinin dozunu artırması bu yüzden mi?"
Harf'ın cevabı: "Bu saçma. Bu beyefendi Pensilvanya'da yaşıyor olsun ya da olmasın, Türk hükümetinin Twitter'ı yasaklaması doğru değil. Türk hükümetinin kendileriyle aynı şekilde düşünmeyenler üzerinde baskı uygulaması da doğru değil. Bu meselenin bir Türk vatandaşının Pensilvanya kırsalında yaşamasıyla ilgisi yok."
7 Nisan'da, ABD Büyükelçisi Ricciardone'ye soruldu.
Soru: "Türk devletinin içinde paralel yapılar tespit ettiniz mi?"
Cevap: "Biz elimizde bir paralel devlet dedektörüyle gezmiyoruz. Bu kavram Amerikalılar'ın anlayabileceklerinin çok ötesinde bir şey... 19 Şubat'ta Obama ile Erdoğan arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Beyaz Saray içeriğini açıkladı; bu konuda daha fazla bir şey söylememe gerek yok... Yasal konularda yapılan tüm başvurulara hürmetle ve ciddiyetle karşılık vereceğiz. Ancak ülkemizde ikamet eden Türk vatandaşlarının haklarını kullanmasına karışamayız. Yasa dışı aktivite emareleri olmadıkça, ülkemde yaşayan bir Türk vatandaşıyla ilgili konuşmak, gerçekten ciddi meseleler konusunda dikkatimizi dağıtır."
Son olarak, Erdoğan (29 Nisan), PBS kanalında Charlie Rose ile konuşurken, ABD'nin Fethullah Gülen'i iade etmesine dair beklentisini tekrarladı.
* * *
Dünyanın medeni ülkeleri, bu takıntının sebebinin farkında. 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ortaya çıkar çıkmaz, hemen ertesi gün, Erdoğan "paralel devlet"i keşfetti. Oysa teknik takip, izleme ve telefon dinleme, hâkimden izin alınarak yapılmıştı. 17 ve 25 Aralık operasyonunu yürüten savcı ve adli kollukla ilgili, bildiğimiz kadarıyla, bir Pensilvanya bağlantısı ortaya çıkmadı. Hukukun üstünlüğünü tanıyan devletler, Cemaat'ten değil, yargıya müdahale eden, yargı kararlarını dinlemeyen, basını susturan, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine saygı göstermeyen, Twitter'ı, YouTube'u kapatan iktidarın giderek otoriterleşmesinden dolayı kaygılı. Dikkat ederseniz, hep bu endişelerini dile getiriyorlar. Erdoğan'ın sözlerine sadece "havuz medyası" inanıyor.
Han-ı iştiha
Uzun yıllardır tartışılan enerji dağıtım ihalesi, nihayet 18 bölge için AK Parti tarafından gerçekleştirilmişti. Elektrik dağıtan şirketlerin özel kurumlar olması, tüketici açısından da ucuz elektrik demekti.
2011'de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), 2013-2014-2015 için serbest tüketici limitlerini belirledi. 2013'te bu limit ayda 5 bin kilovat saat (kwh), 2014'te 2 bin 500 kwh'di. 2015'te ise bu rakam sıfırlanacaktı. (5 bin kwh 150 TL'ye, 2 bin 500 kwh ise 75 TL'ye tekabül ediyor.)
Bütün bunlar ne anlama geliyor? 2013'te, ayda 150 liradan fazla elektrik faturası ödeyen kişi, arzu ederse dağıtım şirketini değiştirebilecekti. 2014'te de, aylık tüketimi 75 lirayı aşan, yani 2 bin 500 kwh'ten daha fazla tüketenler, farklı bir şirketten hizmet alabilecekti. EPDK, 2014'te serbest tüketici limitini, 5 bin kwh'ten 2 bin 500 kwh'e değil, 4 bin 500 kwh'e indirdi.
Bana bu bilgileri veren CHP'nin KİT Komisyonu üyesi, Adana Milletvekili Turgay Develi, Cengiz-Kolin-Limak'ın Akdeniz, Boğaziçi, Çamlıbel ve Uludağ bölgelerinde, 11 ilde elektrik dağıtım hakkını elinde bulundurduğunu ve EPDK'nın serbest tüketici limitini öngörüldüğü gibi 2 bin 500 kwh'e düşürmemesi sebebiyle, yılda 270 milyon lira ilave kazanç elde ettiğini söyledi.
Turgay Develi, özelleştirilen bazı şirketlere, önceden sayaç okunmayarak, okunan rakam tahakkuk ettirilmeyerek, tahakkuk ettirilen de tahsil edilmeyerek milyonlarca lira sıcak para aktarıldığını da anlattı.
Tabii konular teknik. Zaten teknik olduğu için de gizli saklı işler daha kolay yapılabiliyor. Geçen gün, büyük yatırımlara alınan krediler için Hazine garantisinden söz etmiştim. Türkiye, bu suretle 50 milyar dolarlık bir borç yükünün altına giriyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e soruldu. Belli ki Şimşek uygulamadan memnun değil. Cevap vermeden geçiştirdi. "Hazine'nin işi" dedi.
Nedense aklıma Tevfik Fikret'in dizeleri geldi: "Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!/Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!/Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak/Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak.../Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin/Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"
- tarihinde hazırlandı.