'Paralel paranoya' neyin üstünü örtüyor?

17/25 Aralık sürecinden bu yana bir "paralel" safsatasıdır gidiyor.

"Çaya şeker, çorbaya tuz" gibi...

"Her derde deva ilaç" gibi...

Yolsuzluk soruşturmalarını örtmeye yarıyor.

Casusluk soruşturmalarını kapatmaya yarıyor.

"Darbe yaptılar" diyerek oy artırmaya yarıyor.

"Mahremimi dinlediler" diyerek, suç unsurları olan yasal konuşmaların içeriğini örtmeye yarıyor.

"Herkesi dinlemişler" diyerek, sürmekte olan diğer gizli yolsuzluk soruşturmalarını ifşa edip boşa düşürmeye yarıyor.

"Çözüm sürecine karşılar" diyerek, terör örgütünün tüm yasa dışı eylemlerini, yurtiçinde silahlı "öz savunma güçleri" oluşturmalarını gözlerden uzak tutmaya yarıyor.

Gündeme paralel perdeleme

"Yargıyı ele geçirmişler" diyerek, yargıyı büsbütün siyasetin kontrolü altına alacak düzenlemeler yapmaya yarıyor.

"Bürokrasiye yerleşmişler" diyerek, tüm bürokraside siyasi kadrolaşmaya, muhalif siyasi partilileri tasfiye etmeye yarıyor.

"Ulusal güvenliğimizi tehlikeye attılar" diyerek, terör örgütlerine sınır aşan silah yardımlarını kamufle etmeye yarıyor.

"İnsanların hayatını tehlikeye atıyorlar" diyerek, tarihin en büyük rehine skandalını gündemin perde arkasına atmaya yarıyor.

"Ya verin ya deport edin" diyerek, yıllardır PKK lider kadrosunun bulundukları ülkelerden neden istenmediğinin sorulmasını önlemeye yarıyor.

Eskiden derin devlet yapıyordu

"Mücadelemiz sonuna kadar sürecek" diyerek, ne zaman gündem aleyhlerine dönse yeni bir operasyon dalgası ile gündemi değiştirmeye ve siyaseten yıpranmayı önlemeye yarıyor.

"Gölge ile savaş" olduğu için istediğiniz kadar diklenmeye ve cesur lider izlenimi vermeye yarıyor.

Kısacası "paralel paranoya" içtiğimiz "su" gibi şeffaf, teneffüs ettiğimiz "hava" gibi gözle gözükmüyor...

"Somut" olmadığı için her olayda her amaç için bahane olarak kullanılıyor.

Eskiden "irtica" diyerek derin devlet yapardı tüm bu psikolojik harekâtı ve benzer operasyonları.

Şimdi "paralel" diyerek sivil iktidar yapıyor.

İktidarın "görünmez koruma kalkanı" gibi paralel...

Ne gören var ne duyan ama bugüne kadar siyasilerin çok işine yaradığından şüphe yok.

Düşünün şu an "paralel" olmasaydı siyasi iktidar, tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet iddialarının hesabını veriyor olacaktı.

Tarihimizin en büyük casusluk soruşturması deşifre olacak ve "Acem'in bal tuzağına düşenler" deşifre olacaktı.

Denetim kusurlarından kaynaklı iş kazaları konuşuluyor ve Soma henüz unutulmamış olacaktı.

Çözüm sürecindeki vahim vaatler, örgütün istismarı ve aktörlerin hataları konuşuluyor olacaktı.

İnanılmaz hesap hataları...

Musul Konsolosluğumuzu bütün uyarılara rağmen boşaltmayarak vatandaşlarımızı IŞİD'in kucağına iten ve halen kurtaramayanlardan hesap soruluyor olacaktı.

Suriye'de kurulan yeni özerk Kürt bölgesi, IŞİD'e verilen destek, Suriye'de yaşanan fiyasko ve Türkiye'nin inanılmaz hesap hataları konuşuluyor olacaktı.

"Sıfır sorun" diye yola çıkarak "sıfır komşu" noktasına nasıl geldiğimiz ve bu stratejik hataları yapanlar tartışılıyor olacaktı.

Paralel paranoyanın "bir dirhem et" misali tüm kusurları örttüğü apaçık ortada...

Böyle olduğu sürece istismar edilmeye devam edileceği de...

Anlamakta zorlandığım husus, halkımızın önemli bir kesiminin neden bu kadar kolay yönlendirilebildiği ve hiç alakasız konularda "paralel paranoya" uydurmalarına kandığı...

Kitle psikolojisi mi? Psikolojik harekât ve algı operasyonlarının başarısı mı? Siyasi tarafgirlikten beslenen taassup körlüğü mü?

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'paralel' tarifi

Fethullah Gülen Hocaefendi ağustos ayı başında yayınlanan sohbetinde "paralel paranoya" için şu çarpıcı tespiti yapıyordu: "Paralel, paranoyanın nesebi gayr-i sahih veledidir..."

'Paralel paranoya'yı en iyi anlatan muhteşem 'doğa olayı'(!)

Paralel paranoyayı en güzel özetleyen vaka, yakın zamanda sosyal medyaya da damgasını vuran "Gölgesinden korkan adam" videosu...

Rize'nin Anzer Yaylası'na tırmanmakta olan bir adam, sisler içerisinde bir anda "ilginç bir doğa hareketine şahit oluyor..."

Ve olayı cep telefonu ile kayıt altına alıyor... İşte sıra dışı olayın videoya kahramanının ağzından dökülen hikayesi:

"Gökkuşağının altından, sanki gökkuşağının merkezinden bir ışık kütlesi bizi izliyor. Şu an kayboldu... Doğa olayı yine karşımızda. Parlak bir ışık kütlesinin içinde bir İNSAN SİLÜETİ bizleri takip ediyor. Bu bölgeye geldiğimizden bu yana yaklaşık 300 metre mesafeden sürekli bizleri takip eden MİSTİK ya da RUHANİ bir gölge bu... İnsan biraz TIRSSA da, yaklaşık bir saatten beri kendisiyle beraber yürüdüğümüz için onu artık bizim faniyattan birisi kabul ettik. Bizimle birlikte yürümesine alıştık artık diyelim... İnşallah önümüzdeki yaylada bizi terk eder ve şehrimize kadar bizimle beraber gelmez..."

Sıra dışı videonun sonuna gelindiğinde, adamcağızın bir saat boyunca birlikte yürüdüğü ve tırstığı "mistik", "ruhani", "ışık kütlesi"nin güneşin sise yansıması nedeniyle parlak görünen kendi gölgesi olduğu anlaşılıyor... Adamın "İnşallah şehrimize kadar bizi takip etmez" dediği gölgesinin, son dönemin "paralel paranoyasını" en iyi anlatan "doğa olayı" olduğunu söyleyebiliriz...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.