Hocaefendi İle Pazar Sohbeti...

Fethullah Gülen Hocaefendi Ankara'ya çok sık gelmiyor, gelse de her defasında haberim olamıyor. Oysa, meslekdaşlar, sık sık, "Neden biraraya getirmiyorsun?" takazasını bana yöneltip duruyorlar... Ne yapabilirim? Ben de, bir dost aracılığıyla, bir Ankara ziyaretinde bizim misafirimiz olması ricasını ilettim. Randevu geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşti; Fethullah Hocaefendi, lütfettiler, Zaman'da misafirlerimiz oldular ve Ankara basınından bazı dostlara kendisiyle sohbet imkânı verdiler...

Milliyet'ten Yavuz Donat ile Hürriyet'ten Sedat Ergin'i de çağırmıştım, önceden kararlaştırılmış programları olduğu için gelemediler; Hürriyetten'ten Yavuz Gökmen ile İsmet Solak, Sabah'tan Fatih Çekirge ile Nuriye Akman, Yeni Asır'dan Yavuz Onursal, Turkish Daily News'dan İlnur Çevik, Yeni Yüzyıl'dan İsmet Berkan ile Bilal Çetin ve Radyo-Ses'ten Fatih Karaca sohbette bulundular...

Televizyonun etkisi büyük; insanlar akşamları vakitlerinin büyük bölümünü beyaz ekran karşısında geçiriyorlar... Samanyolu-TV'de, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'Minberden Gönüllere' başlığıyla cumartesi geceleri yayınlanan eski vaazlarının, gazeteciler ve aileleri tarafından da dikkate izlendiği ortaya çıktı. Kimi, geçen haftaya kadar verilen jeneriği beğenmediğini, kimi montajın iyi yapılmadığını söyledi. Ama hepsi, Fethullah Hoca'nın "Ben, çok farklı bir ortamda çekilen, herbiri ayrı dönemlerde verilmiş vaazların şimdi televizyonda yayınını pek istemiyorum, arkadaşlarım bana rağmen yayınlıyorlar" düşüncesine karşı çıktılar...

Yeni görüşenler hep aynı izlenimi alıyorlar: Hocaefendi, şimdilerde benzerine pek rastlanmayan nezakette bir insan. Bir ere kelimelilerini ölçüp biçiyor, cümlelerini çok kibar kalıplara oturtuyor, bunu yaparken de karşısındakini zor duruma düşürmemeye özen gayret sarfediyor. Günlük politikadan söz edilirken, "Sizler benden çok daha iyi bilirsiniz" cümlesini kimbilir kaç kez saffetti...

Eyüp Can'ın 'Ufuk Turu' çok yaygın biçimde izlendi, Zaman okuru olmayan kişilerce de okundu. Daha önce yine Zaman'da yayımlanan Latif Erdoğan'ın 'Küçük Dünyam' adlı Hocaefendi ile ilgili biyografi çalışması da, Milliyet Yayınları'nın 'çok satan eserler' basan, kolu 'AD Yayıncılık' tarafından kitaplaştırıldı. Bu arada, bizzat kendisinin imzasını taşıyan, ya da ona ait olduğu bilinen M. Abdülfettah Şahin adıyla çıkan kitapları da var Hocaefendi'nin...

Sohbete katılan gazetecilerin bir bölümü zaten kendisiyle görüşmüş insanlar; diğerleri de kitaplarda yer alan görüşlerini biliyorlar. Bu sebeple, iki saata yayılan Pazar sohbeti, daha çok güncel konulardaki bilgi ve yorumlarını öğrenmeye çalışmakla geçti. Hükümet güvenoyu alacak mı? Almalı mı? Alırsa ne olur, almazsa ne? CHP neden ayrıldı, ayrılmasaydı daha mı iyi olurdu? Seçimlerden hangi parti 'birinci' olarak çıkabilir? Bugün bir olağanüstü durum tehlikesi söz konusu mu; meselâ bir muhtıra, hatta darbe? Dünya ve ülke şartları gözönünde bulundurulduğunda, Türkiye vakit kaybediyor mu, kaybedilen vaktin telâfisi mümkün mü?

Sohbetten sonra tuttuğum notlara bakıyorum da, kısa sürede ne kadar çok şey konuşmuşuz, şaşırıyorum. Fethullah Gülen Hocaefendi, benim sohbetten çıkardığım, siyasilerle ilişkilerini her dem taze tutuyor. Son birkaç hafta içerisinde, Hikmet Çetin'den Özer Çiller'e -galiba Tansu Çiller'e de- kadar bir çok siyasetçiyle görüşmüş, konuşmuş... Onlardan bilgi almış, kendi bildikleri ve yorumlarını onlara aktarmış... Bizler gibi Ankara'da olan-biteni yakından izleyenlere de 'ilginç' gelen yeni bilgiler bunlar...

Bütün bunların neden yapıyor Fethullah Hocaefendi? Bir çok kişi, bir dini cemaat liderinin, kamuoyunda dini kimliğiyle tanınan birinin, günlük politikayla bu denli yakından ilgilenmesini bir türlü anlayamıyor, anlamakta zorlanıyor. Türkiye ve dışında eğitim konusunda hizmetler yapması tamam... Kitap, dergi, gazetelerle, vakıf faaliyetleriyle ilgilenmesi de... Zaman zaman vaazlar vermesi, hutbeler okuması da ondan beklenebilir... Ama, başbakanla, siyasi parti liderleriyle görüşmek, fikir teatisinde bulunmak, onun konumunda bir insandan beklenen, alışılmış bir davranış biçimi değil...

Oysa, özellikle ondan beklenen faaliyetlerin sağlıklı gerçekleşmesi için, ondan beklenmeyen girimlerden bulunması gerekiyor sanıyorum... Eğitim dahil hemen her alanı siyasetten ilgisiz düşünmek mümkün değil... Bütün siyasi temaslarına rağmen, onun esas ilgisi eğitim ve tebliğ alanında...

Örneği şu: İlnur Çevik, geçen Cuma akşamı, Yunanistan'da, Yunanlı siyasilerin de tartışmacı olduğu bir televizyon programına katıldı. Yunanistan'da, Kahire'deki kültür ataşesi, programda, Türkiye'deki dini gelişmelerle ilgili çok olumlu sözler sarfetmiş. İlnur da, "Siz de, Batı Trakya'daki Türkler'in dini hayatlarını kolaylaştırın" mesajıyla bitirmiş konuşmasını... Bunu dinleyen Hocaefendi'nin ilk tepkisi şu oldu: "Daha önce birkaç girişimimizi reddeden Yunanlılar, Batı Trakya'da okul kurmamıza izin verecek kadar yumuşamamış olabilirler mi acaba?"

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.