Gülen, Aslında Gurbette Ağlayandır

Sayın Gülen Türkiye'de iken de çok gözyaşı döküyordu, ABD'de iken de döküyor. Kendi geleceğinden bir şüphesi olduğu ya da çözemeyeceği büyük dertleri, sıkıntıları olduğu için, kendisi için ağlamıyor; bu ülke, bu millet ve insanlığın kaybolan değerleri için ağlıyor.

"Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde" diye başlayan o hüzünlü şarkının sözlerini bilmeyenimiz yoktur. Gerçektende bu mısralarda geçtiği gibidir; gurbet fiziksel olarak sevdiklerimizden uzak olmaktan ziyade belki kalben ayrı kalmak, hasret kalmaktır. Daha önce bir yazımızda ifade ettiğimiz gibi hüznü, acısı, sancısı aynıdır her mesafede hasretin, ayrılığın.

Fethullah Gülen, ülkesine, milletine, devletine ve hatta insanlığa huzur ve mutluluk getirecek her türlü girişime destek vermesine rağmen, hem niyetinin hem gayretinin tam tersine haksız yere ve olmadık biçimde suçlanan, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük değerlerden birisidir. Bizler kendi içimizde yetişen değerlerin ya hiç kıymetini bilmez veya olduğundan aşırı kıymet verir, putlaştırırız. Bir türlü hak edene hak ettiği değeri verme konusunda orta yolu bulamayız.

28 Şubat süreci ile başlayan sürek avından sonra dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel Fethullah Gülen hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'idam' istemi ile dava açmış ve mahkeme 'beraat' kararı vermişti.
Ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi, beraati oybirliğiyle onamıştı. Ancak, AK Parti'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde dava açan Yargıtay Cumuhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, kapatma davasına dayanak teşkil eden unsurlardan birinin düşmemesi için karara itiraz etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu önceki gün Başsavcı'nın itirazını değerlendirdi ve "Fethullah Gülen'in devlet aleyhinde hiçbir faaliyette bulunmadığına" hükmetti.
Zamanın Cumhuriyet Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, Gülen hakkında dava açarken kullandığı dil ve ileri sürdüğü iddialar ile espri konusu olmuştu. Tek bir silahı, tek bir silahlı adamı bulunmayan, tek kişilik bir terör örgütünden bahsetmişti. Fethullah Gülen (sevenlerinin tabiri ile Hocaefendi) , 'Laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak' ile suçlanıyordu.

Topluma sürekli 'tehlikedeyiz' mesajını pompalayan şizofreni

Türkiye'deki rejim her zaman 'irtica' tehdidi altındadır; hemen her an birileri tarafından altı oyularak zayıflatılmaktadır! Türkiye'de üst noktaları tutmuş, devlet organları üzerinde etkisi olan bir takım bürokratların topluma pompaladıkları fikirler işte bu tek cümle ile özetlenebilmektedir. Oldukça dar ama bir o kadar da etkili bu çevreler tarafından dillendirilen bu iddiaların sık sık gündeme getirilmesindeki maksat bu çevrelerin devlet üzerindeki etkisini, kamuoyunu yanlış yönlendirerek, korumaktır. Toplumun en azından bir kısmı bu menfi propagandalardan etkilenmekte ve endişelere kapılmaktadır. Toplumun bir kısmı endişeye kapılıyor diyerek de bu ülkede darbeler yapılmakta, en azından hazırlığı yapılmakta, geniş halk kitleleri üzerinde gerekirse psikolojik savaş uygulanmaktadır. İşte bu şizofreni hem bu ülkenin hem de ülkedeki rejimin temellerine konulan bir dinamittir. Çünkü bu şizofreni nedeni ile devlet ile milletin arası açılmakta, devlet yönetiminde bir şekilde etkili olanlar bu şizofreni ile kendi halkına, kendi halkının değerlerine saldırmaktadırlar.

Kimi haklar Türkiye'de 'tehdit' olarak algılanıyor

Türkiye, işte bu şizofreni nedeni ile Atatürk'ün gösterdiği uygar milletler seviyesinin üstüne bir türlü kendini atamamaktadır. Bırakın üstüne atmayı kendini, uygar milletlerin bulunduğu seviyeye insan hakları ve demokrasi bakımından yaklaştıramamaktadır bile. Ülkeye, insanlara ve ülkenin gelişmiş ülkeler nazarındaki itibarına ağır darbeler vuran bu şizofrenik halin temsilcileri açısından, bütün bu olumsuz gelişmelerden herhangi bir rahatsızlık duyulmasına gerek yoktur. Ülke siyaseten bölünüp parçalanmış, ekonomik olarak büyük zarar görmüş veya dibe vurmuş; onlar açısından bunların hiçbir önemi yoktur. Tek önemli şey, sadece onların görüp, farkına varabildikleri tehlikeleri (ki uygar dünya tarafından bu tehlikelerin bazıları en önemli insan hakkı veya demokratik hak olarak kabul edilmektedir) yasal veya yasal olmayan yollarla yok etmektir!

Batı'da tez biz de dava konusu!

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sadece dinler arası diyalog için yaptığı faaliyetler İslami kesimler tarafından bile nasıl "Hıristiyan ve Yahudilerle işbirliği yapmak" olarak yanlış algılandıysa, yurt içinde ve yurt dışında açılmasına öncülük ettiği onca okul da kendilerinden bahsettiğimiz dar ama etkili o çevreler tarafından bir tehlike olarak algılanmış, topluma da aynı şekilde yansıtılmaya çalışılmıştır. Halbuki bu okullardan mezun olan öğrenciler Atatürk'ü, Türkiye'yi, Türk insanını tanımakta, sevmektedirler. Düzenlenen Türkçe olimpiyatlarda dünyanın farklı farklı ülkelerindeki çocukların neredeyse ana dilleri gibi bizim dilimizi konuşabilmeleri göğsümüzü kabartmıştır. Sayın Gülen'in düşünceleri doğrultusunda açılan bu okullar, biz de önyargılarla karalanmaya ve kapatılmaya çalışılırken, birçok batılı ülkede tez ve araştırma konusu olmuş, bu okullar ve Gülen'in düşünceleri birçok konferansa kaynaklık teşkil etmiş ve etmeye de devam etmektedirler.

Sayın Gülen'in moral motivasyonu ile kurulan ve tüm dünya insanlığının hizmetinde olan okullar, yurtlar ve hayır kurumları Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" hedefine uygun faaliyetlerde bulunurken kendilerini en samimi, en harbi Atatürkçü olarak göstermeye çalışanlar tarafından kapatılmak istenmesi, hatta bunun için bulundukları ülkelerin yönetimlerine yalan-yanlış ihbarlarda bile bulunulması acaba ne ile açıklanabilir?
Sayın Gülen'in günahı nedir ki 8 yıldan beri ipe sapa gelmez iddialarla 'idam' edilmeye, mahkum edilmeye çalışılmakta, sağlık nedenleri ile gittiği ABD'den dönmemesi için çok yoğun baskılara maruz bırakılmaktadır.

Ben gurbeti yaşayan bir insanım ve ülkesini, milletini Sayın Gülen kadar seven bir insanın burnunda vatan, millet ve memleket özleminin nasıl tüttüğünü az çok anlayabilirim. Az çok anlayabilirim ama asla Fethullah Gülen'in bu memlekete, bu millete karşı yıllardan beri bağrında baş etmeye çalıştığı o hasreti, o özlemi aynı boyutta yaşayamam, algılayamam. Sayın Gülen, soy isminin tam tersine, oldukça fazla ağlayan bir kul oldu. ABD'de, ülkesinden uzak kaldığı yıllarda belki daha fazla gözyaşı döktü, belki gözyaşlarını kimseye göstermemek için odasından pek fazla çıkmadı, pek fazla kimse ile görüşmedi; gözyaşlarını yüreğine akıttı.

Fethullah Gülen, hem ülkesinden uzakta kalmaya zorlandı hem de ülkesinden uzak kalmasının ardında birşeyler aranarak insafsızca suçlandı. Siz, kendi yaptıklarınız, kendi hissettikleriniz ve kendi düşündükleriniz arasında zerre kadar kötü birşey bulunmamasına rağmen, sanki bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyormuş gibi suçlanmış olsaydınız ne yapardınız, bilemem ama O, dövene elsiz sövene dilsiz olmayı tercih etti.

Kendi ülkesinde de gurbeti yaşıyordu…

Hocaefendi, soy ismi gibi gülen değil hemen her zaman ağlayan oldu. Bu milletin ve İslam ümmetinin dertleri için gözyaşı döktü. Yetişmesine vesile olduğu gençler ve onların çalıştığı kurumlar ile şimdi hem bu millete hem Müslümanlara hem de tüm insanlığa en güzel hizmetleri sunuyor. İşte bu yüzden O, yaşayan en büyük entelektüel seçiliyor, Türkiye'de bir takım insanlar 'en büyük tehlike' olarak göstermeye çalışırken.

Sayın Gülen Türkiye'de iken de çok gözyaşı döküyordu, ABD'de iken de döküyor. Kendi geleceğinden bir şüphesi olduğu ya da çözemeyeceği büyük dertleri, sıkıntıları olduğu için, kendisi için ağlamıyor; bu ülke, bu millet ve insanlığın kaybolan değerleri için ağlıyor. Bu açıdan bakıldığında, ABD'ye gitmeden önce de kendi ülkesinde garipti, kendi ülkesinde gurbeti yaşıyordu. ABD'ye gittikten sonra bu gurbetin içine bir de fiziksel uzaklık girdi, şiddeti ağırlaştı hasretin. İşte bu nedenle Sayın Gülen, aslında gurbette ağlayandır. Kendisi hakkında 8 yıl sonra verilen bu son kararın onun ağlamalarının hiç değilse bir süreliğine tebessüme çevrilmesine vesile olmasını, son nefesini vermeden önce hasret kaldığı memleketinin havasını bir kez daha koklamasını, memleket özlemini en kısa zamanda gidermesini diliyorum.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.