Burası Abant, Öteki Türkiye Bütün Türkiye’yi Arıyor!...

Her yıl Abant'ta toplanıp "Bütün Türkiye"nin problemlerine çözüm arayan Türkiye "Öteki Türkiye"yi temsil ediyor.

Abant Platformu her geçen yıl "iki Türkiye"den konuşan, tartışan, çözüm arayan, hukuk talep eden, demokrasiyi isteyen, çatışma noktaları yerine uzlaşma noktalarını nazara veren; aynı çatı altında çatışmadan, bölünmeden, dağılmadan hep birlikte yaşama formülleri arayan Türkiye'yi temsil ediyor!

Katılım listesine bir göz atınca bu yargımı haklı bulacağınızı umuyorum. İçlerinde bir tane "anti demokrat", "hukukun üstünlüğüne inanmayan", "bağnaz", "dinci", "yobaz", "kavgacı", "bölücü", "kendi çıkarını ülke çıkarının üzerinde gören" kişi yok.

Hemen her biri kendi dallarında uzman, birikimlerini "Bütün Türkiye'ye açmış, eser vermiş, Batı'yı da Doğu'yu da, haddini de bilen insanlar.

Abant Platformu ispat ediyor ki bu topraklarda yaşayan insanların olmadığı sanılan, ya da "tek" olduğu düşünülen asgari müştereklerinin sayısı çok fazla.

Morton Abromovitz, "Türkler think tank kuramaz. Çünkü onlar aykırı düşünceyi cezalandırıyorlar, biz ise aykırı düşünenleri ödüllendiriyoruz." dediğinde Abant Platformu henüz kurulmamıştı! Bu platform âdeta bir "think-tank" kuruluşu gibi çalışıyor. Bu kadar çok nitelikli insanı bir araya getirip ülkesinin sorunlarına çare arayan bir kurum Abant Platformu.

Millet olarak en fazla ihtiyacımız olan şey bu seferki Abant Platformu'nun çalışma konusu: "Demokratik hukuk devleti".

"Ebed-müddet" bir devletimiz var; ama onun demokratik hukuk devleti olup olmadığı sürekli tartıştığımız bir konu. Ama "halkı mutlu olmayan bir devletin 'ebed-müddet' olmasının kime ne yararı var?"

Aslında platform her ne kadar "öteki Türkiye"yi temsil etse de "bütün Türkiye" ile ilgilendiği için bütün sorunlar da masaya geliyor. Çünkü burası hukuk hocalarının "düşünce suçlarından" yargılandığı, öğrencilerin eğitim özgürlüğünün ellerinden alındığı ve bu bir tarafa bir de kanunlara uymadıkları gerekçesi ile yargılandıkları bir ülke.

Bu ülkede kimin zengin olacağına karar veren "devlet" olduğuna göre, ekonominin yüzde 60'ından fazlasını devlet yönlendirdiğine göre devletin vatandaşlarına eşit mesafede olması mümkün değil. Böyle olmayan bir devletin de "Demokratik bir hukuk devleti" olduğu elbette tartışılır.

Kopenhag kriterleri, çoğulcu demokrasi, serbest seçimler, insan hakları, hukuk devleti, askerî otoritenin sivil otoriteye bağlılığı...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açılan 12 bin 454 davanın beşte biri Türkiye aleyhine... "Demokratik laik hukuk devleti" aleyhine açılan davaların hemen tamamına yakını demokrasinin özü ile alakalı davalar. Düşüncesini açıkladığı için cezalandırılanlar, partileri kapatılanlar, işkence görenler...

Aslında şuna "Demokratik laik hukuk devleti" gibi her biri ayrı bir tartışma vesilesi olan kavram yerine "Demokratik cumhuriyet" desek...

Diğer taraftan demokrasi yaşaması ve yaşatılması zor bir kavram.

Halkının yüzde 54'ü "resmen açlık sınırında" bir ülkede...

Milli geliri 3 bin doların altında bir ülkede...

Vergi vermeyen, vermediği için de devletinden neyi talep edeceğini bilemeyen bir ülkede...

Anayasayı ilga eden darbecileri en evvel "Anayasa Mahkemesi" üyelerinin tebrik ettikleri bir ülkede...

Halkında demokrasi arzusu olup irade olmayan, yönetenlerinde irade olup demokrasi isteği olmayan bir ülkede...

Orta sınıf ortadan kalktığı için sadece alttakiler ve üstekilerin olduğu bir ülkede... "Menfi itaat kültürü"nün olduğu bir ülkede...

Yani Türkiye'de... Abant Platformu doğru şeyi, doğru insanlarla doğru kurallarla arıyor. Aramaya devam...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.