Fethullah Hoca'nın Okulları

Fethullah Gülen Hoca'nın, "Okulların Milli Eğitim'e devredilmesini desteklerim" sözü, yüreğimize bir hançer gibi saplandı. Gülen Hoca, haksızlıkla mücadele etmek yerine, acaba neden, boyun eğer görünüyordu. Bu düşünceler içindeyken, Hoca Efendi'nin görüşlerini özetleyen Prizma adlı kitapta, aradığım cevapları buldum.

İslami Edep

İşte, "Hizmet edenlere karşı hasmane cephe alanlar olursa, sergilenmesi gereken tavır nasıl olmalıdır"' şeklindeki soruya, Gülen Hoca'nın verdiği cevap: "Mü'minin tavrı çok önemlidir. Zira o, Hz. Muhammed(sav)'in rahle-i tedrisinde dersini almış insandır. Mü'minin edep, nezaket ve nezahetin dışına çıkması mümkün değildir. Mü'min, İslami edeple şekillenmiş tavrını, en imansız adamlar ve en amansız hadiseler karşısında dahi değiştirmeden, bir Müslüman'a yakışır şekilde sergilemek zorundadır. Öfkeyi dışa vururken dahi kullanacağımız üslup, İslami bir üslup olmalıdır. Allah, Hz Musa'ya Firavun hakkında, "Ona yumuşak söz söyle belki düşünür" diyor. Muhammedilikte, dövene elsiz, sövene dilsiz ve gönül kırana da gönülsüz olunmalıdır. Bu konuda, asrın çilekeşi Hz. Bediüzzaman, ne güzel örnektir. O, kendisine işkencelerin en acımasızını ve en insafsızını reva görenlere karşı bile, bir girizgah bulup, iman hakikatlerini anlatmaya çalışmış ve katiyen darılmamıştır."

Davaya Gönül Verenler

Fethullah Hoca'nın, mütevekkil tavrını ve hoşgörüsünü işte bu satırlar pek güzel ortaya koyuyor. Bu kadar değer verdiği, gecesini gündüzüne katarak, Türkiye'ye kazandırdığı okullardan bile vaz geçmeye hazır.

Dünyanın dört bir yanında açılan 100'lerce okul, aslında, sadece Hoca Efendi'nin değil, bu hizmete "delice gönül vermişlerin" eseri.

Gülen Hoca, davaya delice gönül vermeyi şu satırlarla izah ediyor:

"Yatarken bunu düşünme, kalkarken bunu düşünme, yemek yerken bunu düşünme, su yudumlarken bunu düşünme. Yeni yeni müesseseleri milletin hizmetine takdim ederken, o müesseseleri birer mukaddime yaparak, hayalinde onların üstünde daha yeni şeyler kurarak, sürekli ileriye matuf planlarını ona göre hazırlama.

Elverir ki, biz insanlığa hizmet adına bütün varlığımızı ortaya koyalım... Bütün imkanlarımızla seferber olalım ve bu mevzuda hiçbir fedakarlıktan geri kalmayalım. Gelecekte "Keşke yapsaydık" demeyelim; dizlerimize vurup, kadere taşlar atmayalım. Böyle bir niyetle çalışılırsa, daha geniş kitlelere ulaşma imkanı olacak, şurada burada perişan dolaşan nesillerin imdadına koşulacak... Ve tabii bütün bunlarla, Rabbimizin rızası - İnşallah - elde edilmiş olacaktır."

Ufka Koşanlar

Fethullah Hoca, neden bu okulların açılmasına önderlik ediyor' Zihninin arkasında ne gibi planlar var, diye düşünenlere cevap: Allah'ın rızasını kazanmak. Dur durak tanımayan bu büyük koşunun, bu maratonun "atletlerini" ise, şöyle anlatıyor Hoca Efendi:

"O, daima yeni ufukların, yeni hülyaların insanıdır. Ve hülyalarını gerçekleştirmek, o ufuklara ulaşmak için durma yorulma bilmeden "Daha yok mu Allah'ım"' nidalarıyla koşup duracaktır. Koşup durmalıdır da." Hoca Efendi, Allah rızası için giriştikleri bu devasa hizmette, başarıya ulaşmalarını da Allah'ın bir lütfu olarak görüyor ve bundan bir övünme payı çıkarılmaması gerektiğini söylüyor:

"Aynı zamanda şükran hisleriyle de iki büklümüzdür. Bütün liyakatsızlığımıza rağmen, bizi bu ufka ulaştıran Allah'tır. Biz O'nun himaye ve inayetiyle bu hale geldik. Bizi birbirimize sevdiren, birbirimizle sarmaş dolaş hale getiren, himmetlerimizi tevhid etme (birleştirme) yollarını açan Allah'ımıza medyunuz."

Ümit Dolu Tebessüm

Fethullah Gülen, sürekli hoşgörüyü tavsiye ve telkin ediyor. Aşağıdaki cümlelerinde de, "Sövene dilsiz, dövene elsiz" felsefesini tekrar edip duruyor:

"Yanlış hesaplar peşinde olanlarla alakamız yok. Bizler, varolduğumuz günden bu yana, bazen ağlayarak, bazen gülerek, ama hep dudağımızda ümitten tebessüm, bu milletin kaderi etrafında destanlar koşup durduk. Bu ülke ve bu milletin yeni bir sarsıntı yaşamaması için kalbimizin korunmasına gösterdiğimiz ihtimamı gösterdik. Senelerce, köy köy, kasaba kasaba bizi takip eden, her türlü kötülüğü yapanlara "Herkes karakterine göre amel eder" deyip geçtik. Devlet kademelerini işgal eden zatların bu davranışları karşısında, devletimize, milletimize küsmedik, darılmadık... Yapalım derken, hepten yıkmamaya azami özen gösterilmeli; millet ve devlet bir maceraya kurban edilmemelidir. Ne olursa olsun bu ülkenin birlik ve dirliğine zarar verilmemelidir."

Hikmet ve Kuvvet

Bilmiyorum, buraya kadar okuduklarınızdan, acaba, Hoca Efendi'nin, hangi amaçla okul kurulmasını teşvik ettiğini ve sonradan da bu okulları devlete bağışlayacak noktaya niçin geldiğini anladınız mı' Anlamadınızsa, okumaya devam edin:

"Allah Resulü (sav) Mekke döneminde mesajlarını halka sunarken, bugünkü anlamda idari, siyasi bir tek ayet nazil olmamıştır. Tam aksine iman ve imani hakikatler çevresinde ayet-i kerimeler inmiş ve hadis-i şerifler hep bu mevzu etrafında varid olmuştur. O halde, onları örnek alan bu cephenin insanları, mevsimsiz düşüncelerle kendi davalarına zarar vermemeli, imana ve Kur'an'a hizmet çerçevesinde himmetlerini yoğunlaştırmalı, her şeylerini Allah'ın rızasını kazanma etrafında bir dantela gibi işlemelidirler.

... Hikmet, kuvvetle atbaşı olmalıdır. Madem Allah kuvveti yaratmıştır, elbette onun da bir hikmet-i vücudu vardır. Hikmet, bizim, tedbir, temkin, teyakkuz olarak değerlendirdiğimiz pek çok şeyi içine alır. Karşı gelinemeyeceği muhakkat olan kuvvetle çarpışmaya kalkmak, davaya en büyük ihanettir. Bu türlü durumlarda mü'minler hedef olmamaya gayret göstermeli, güç ve kuvveti elinde bulunduranların muhalefetini hesaba katmalı ve katiyen kabadayılık yapmamalıdır. Netice itibariyle reaksiyoner çıkışlar yerine Allah'ın rızası hedef alınarak tebliğ ve irşad yapılmalı."

Vicdanları mühürlü olanlar

Bunca emek ve meşakkatle ortaya çıkan okulların Milli Eğitim'e devredilmesi, bu eğitim yuvalarını ateşleyen fedakarlık ruhunu söndürür. Okullardaki başarı bir tesadüf gibi görülmemeli. Hizmeti yapan insanlar, Hoca Efendi'nin telkinleriyle hareket ediyor. Para değil, Allah'ın rızasını kazanmak için, gecelerini gündüzlerine katarak, bir lokma bir hırka felsefesiyle vazife görüyor.

Gönül gözü kapalı, kafaları ve vicdanları mühürlü, "laiklik elden gidiyor" kaygısına düşmüş bir avuç insanı avutmak için, Türkiye, bu ilim yuvalarını kaybedemez. Cumhurbaşkanı Demirel'in, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın davetine gelmesi, Hoca Efendi'den plaketini alması, Ankara'da çıkan çatlak seslere bir cevap mahiyetindeydi. Demirel, kendisine yakışanı yaptı.

Fethullah Gülen, Demirel'e teşekkür etti:"Size gönül derinliklerinden kopup gelen duygularımı bir buket yapıp sunmak isterim." dedi.

Türkçe'yi çok güzel kullanan Hoca Efendi, bu konuda da alçak gönüllülüğü elden bırakmadı ve "Söz Sultanı'nın yanında atılan taş baş yarar." diyerek kısa konuşmasını tamamladı ve sözü Demirel'e bıraktı.

Umut

Fethullah Hoca ile Demirel'in bir araya gelmesi, 1998 yılının daha güzel bir yıl olabileceği umudunu bizlere verdi. Bakalım Cumhurbaşkanı, Hoca Efendi'nin dünya görüşünü, hayat felsefesini Ankara'dakilerin anlamasına yardımcı olabilecek mi'.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.