Psikolojik Savaş

Önce YÖK krizi, ardından KHK krizi ve en son da, Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında verilen tutuklama kararının birbiriyle yakın münasebetleri olduğu gibi, bilhassa son ikisiyle, her yıl bu mevsimde yaz sıcaklarıyla birlikte artan siyasî tansiyonun münasebetinin olmadığı da söylenemez.

Hükümet, KHK konusunda her ne kadar ısrarlı davranıyor görünse de, olayların gelişimi, hükümetin de buna zorlandığını gösterdiği gibi, Hocaefendi hakkında tutuklama kararı çıkması için ısrar edenlerin de, aynı ve en azından yakın çevreler olduğu ortadadır.

28 Şubat sürecinde, en azından belli kesimlerin ana hedefinin Hocaefendi ve düşünce çizgisi olduğuna inandım hep. Bu kesimler, Türkiye'de RP veya FP tipi bir partinin bulunmasını her zaman isterler. Fakat RP, kendisi için öngörülen % 10-15 rey oranını artırıp, % 21'lere çıkınca bir tehlike olarak görülmeye başlamış, bir koalisyon hükümetine girmesine müsaade edilerek, Türkiye'ye yeni bir yüz, yeni bir konum verme adına "meşru" bir zemin oluşturabilmek için hükümette olmasından istifade edilmeye çalışılmıştır.

Hocaefendi'nin bu ülkeye zararlı en küçük bir faaliyetinin olmadığını, onun hakkında tutuklama kararı çıkarılması için ısrar edenler de bilirler. Fakat Hocaefendi, Türkiye'de birtakım statik anlayışları sarstığı, bu ülke insanının kendi ayakları üstünde dünya çapında bir performans sergileyebileceğini gösterdiği, ülke insanının üzerine serpilmiş ölü toprağını silkelediği için, statükocular tarafından anlaşılamamakta ve yanlış değerlendirilmektedir. Küçük bir misal bu anlaşılmazlığı anlamaya yeter:

Mevcut askerî harp stratejisi açısından, düşmandan 4 kat daha kuvvetli olunmadıkça taarruz savaşı yapmak doğru görülmez. Burada, sayı ve malzemenin dışında kuvvet olarak, sadece kaynağı belirsiz bir moral söz konusudur. Oysa Kur'an-ı Kerim, savaş araç-gereç ve malzeme eşitliği olmak kaydıyla, "20'niz onların 200'üne, zayıf anlarınızda 100'ünüz 200'üne yeter" der. Çünkü, gerçek mü'minlerin arkasında yenilmez güç kaynağı olarak Allah vardır. İşte Hocaefendi, bu manevî dinamiği ülke hizmetinde harekete geçirdiği için, burada anmaya yerin müsaade etmediği pek çok anlayışı sarsmış ve "normal" düşüncelerin anlamakta zorlandığı bir hizmet üslûp ve performansı ortaya koymuştur. Bu bakımdan, Hocaefendi'yi Türkiye toprağından silmek isteyenler, zihin konforları, kalb zemberekleri ve davranış modelleri sarsılanlardır.

Hocaefendi'nin Türkiye sevdası, her Türk vatandaşının üstündedir. İki elbisesi, iki gömleği olduğunda birini hediye eden Hocaefendi, 1,5 yıla yakın bir zamandır bulunduğu ABD'de, "üzerinde Türkiye kokusu var" diyerek, hâlâ Türkiye'den ayrılırken giydiği pantolonu ve hırkayı giymektedir. Böylesine Türkiye sevdalısı bir insana Türkiye'de bir odalık hür toprağı çok görenler, Türkiye'ye hangi önemli hizmeti yaptıklarını vicdanlarında tartmalıdırlar.

Hocaefendi'yi çete kurmakla suçlamak, ancak dünya komiklik şampiyonasına iştiraki hak edebilecek değerdedir. Hocaefendi'nin adıyla birlikte anılan müesseselerin her biri tamamen kanûnî sınırlar çerçevesinde faaliyette bulunduğu gibi, bizzat devletin resmî müesseseleri adeta suçlu üretme makinesi gibi çalışırken, bu müesseselerden neredeyse tek bir imalat hatasının bile çıkmaması ve bu müesseselere Türk halkının ezici çoğunluğunun yanı sıra, önceki iki cumhurbaşkanı başta olmak üzere, başbakanların, bakanların, milletvekillerinin, bürokratların ve en son, Dışişleri mensuplarının destek vermesi, herhalde çete tarifini değiştirmeyi gerektirecek özellikte olsa gerektir. Eğer Hocaefendi bir çete kurmuş ve bu çete ile devleti yıkma teşebbüsü içinde tehlikeli bir şahıs ise -ki, tutuklama kararı bu manâya gelir- bu takdirde, andığım bütün şahıslar, devlet kurumları, devletin bizzat ilgili kanunları, bu satırların yazarı da maa'l-iftihar dahil olmak üzere, bu çetenin mensupları demektir.

KHK, sayın Başbakan'ın verdiği teminata rağmen, önemli devlet kademelerinde süratli bir tasfiyeyi hedef almıştır ve bir gazetenin de bizzat hedef gösterdiği üzere, bu tasfiyede birinci hedefin, Hocaefendi'nin düşünce ve hizmet çizgisine yakınlık duyduğundan şüphelenilen görevliler olacağını bilmek için kâhin olmak gerekmiyor. KHK ile Hocaefendi'yi tutuklama kararının birbiri ardına gündeme oturması, giderayak bir son dakika atraksiyonu içinde bulanık suda balık avlama teşebbüsünden ibaret gibi görünmektedir.

Bu ülkede, kabul edilmek için illâ yolsuzluk, hırsızlık, ihtikâr, sömürü, faili meçhul cinayet, Susurluk, her türüyle mafya çeteleri içinde bulunmak mı gerekiyor acaba? Bu günlerin tarihini yazanlar, hiç şüpheniz olmasın, bunu böyle kaydedeceklerdir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.