Örgüt, Suç ve Niyet
"Devleti ele geçirmek üzere örgüt kurmak"la suçlanan Fethullah Hoca'nın örgüt araçları benim çalıştığım gazete (Zaman), arabamı kasko yaptırdığım sigorta şirketi, çocuğumu üniversiteye hazırlık için gönderdiğim dershane, öbür çocuğumun okuduğu okul, her akşam seyrettiğim TV kanalı, ara sıra dinlediğim radyo, elime geçtikçe okuduğum dergi, kredi kartını kullandığım finans kuruluşu, yurtdışında gurur duyduğum okullar.
Bunların hepsi devlet ve devletin ilgili kurumlarının izniyle kurulmuşlar; her aşamada denetleniyorlar, istihbarat tarafından izleniyorlar; vergilerini ödüyorlar. Kısaca herkese açık ve legal kuruluşlar. Elde bunların suç işlediği yönünde tek bir somut delil olmayınca, "bunlar uzun vadede devleti ele geçirme niyetiyle kurulmuşlar" diye hukukta hiçbir şekilde yeri olmayan sübjektif yorum ve maksat isnadıyla suç araçları konumuna düşürülüyor; burada çalışan binlerce insanın şeref ve itibarıyla oynanıyor.
Benim çalıştığım gazetenin diğer bütün gazetelerden ne farkı var? Benim gazetem kime karşı ve hangi çerçevede sorumludur? Ortada yasalar, her gün yayını izleyen savcılar var. Suç olduğunda dava açıyorlar. Gazetenin mali yönü her türlü denetime açık, vergisini veriyor. Peki, gazete ve diğer bütün kuruluşlar hukuk karşısında bundan başka hangi fiil ve tutumları dolayısıyla sorumludur?
Fethullah Hoca'nın niçin suçlu ve devlet tarafından tehlikeli olduğunun en önemli belgesi, onun Bediüzzaman'ı rehber edindiği konusudur. Yine o meşhur "Said-i Kürdi" meselesi gündeme geliyor. İşin garipliğine bakın ki, kimi çevreler de tam aksine "Fethullah Hoca'yı biraz Türkçü" olmakla suçluyorlar. Peki, merhum Said Nursi hangi kimliğiyle öndeydi? Bu konuda önemli bir araştırma yapmış bulunan Prof. Şerif Mardin, Said Nursi'nin "bir Müslüman düşünür, İslam kültürünün bir bekçisi" olduğunu söylüyor (Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s. 20), ve "onun başarısının kısmen, geleneksel lehçeyi canlandırarak vaat ettiği 'yeniden demokratikleşme'ye dayandığı" tezini savunuyor. (Age., s. 18)
Said Nursi'nin Kürtçülük veya her türden ırkçılığın kesin karşısında olduğunu, "Yeni Said dönemi"nden sonra da aktif siyasetin dışında kaldığını herkes bilir. Belki Said Nursi'nin "Kürtçülüğü iddiası" sayın savcıya da pek kuvvetli görünmemiş olacak ki, bu sefer 1960'larda Risale-i Nur okuyanlar hakkında 163. maddeden açılan ve bir kısmı kesinleşen, bir kısmı beraatle sonuçlanan davaları mesnet gösteriyor. Mantık şu: Mademki Risale-i Nur'u okumak suç sayılmış ve bazı mahkumiyet kararları verilmiş, bu durumda Said Nursi'yi izlediğini söyleyen Fethullah Gülen de suç işlemektedir. Şimdi eğer geçmişte 163 bağlamında Risaleler yasak idiyse -ki aksi yönde de mahkeme kararları mevcuttur ve şu anda Risale'nin basımı, dağıtımı ve okunması kesin olarak yasak değildir- ve Fethullah Hoca Risale'ye bağlılığı dolayısıyla suçluysa o zaman bu şuna benzer. 1980'lerde cepte dolar taşımak veya yabancı sigara içmek yasaktı. Her ne kadar o yasaklar kalktıysa da, bu muhakemeye göre hâlâ dolar taşıyanlar ve yabancı sigara içenler suçludur.
Medyada bazı köşe yazarları ve yorumcular, her ne kadar Fethullah Hoca, açıkça söylemiyorsa da asıl niyetinin ileride bir İslam devletini kurmak olduğunu söylüyorlar. Ortada somut deliller olmayınca, kişiler ve gruplar onlara "hamledilen niyet ve gizledikleri maksatları"yla yargılanır oldular ve maalesef bu türden hiçbir hukuki değeri ve temeli olmayan yargılamayla infaza başvurulmaktadır. Sayın savcının iddianamesinde de bu yönde bir cümle dikkatimi çekti. Fethullah Hoca'nın "Fasıldan Fasıla 2", (s. 63) adlı kitabından şu alıntı yapılıyor: "Bugün biz Müslümanlar olarak çok ağır bir mesuliyetin altında bulunuyoruz. Bir dönemde sahabe gibi seçkinler ile temsil edilen bu dava, bugün cılız iktidarımıza rağmen İlahi bir ihsan olarak omuzlarımıza yüklenmiş bulunmaktadır." Sayın savcı bu alıntının altına şu hüküm cümlesini koymuştur: "Görüldüğü gibi Fethullah Gülen İslam devletini kurma misyonunu yüklendiğini kabul ediyor."
Eğer yukarıdaki alıntı bu hükme somut bir mesnet teşkil ediyorsa bu ülkede suçlu olmayan tek bir Müslüman yoktur. Ve hepimizin çekeceği var. Allah sonumuzu hayretsin.
- tarihinde hazırlandı.
