Konu 'Anne' Olunca Şairler Çocuklaşıyor
Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmazmış' der eskiler. Aşkın ve sevginin her türlüsünü kaleme alan şairler, sıra anne sevgisi ve özlemine gelince adeta çocuklaşıp coşuyor. Duyguların sel olup aktığı mısraların sahipleri, konu 'anne' olunca kimi yaramaz bir çocuk, kimi de söz dinleyen bir afacan olup çıkıyor. Mısralarında anne özlemini dile getiren şairlerde minnettarlık, vurucu kelimelerle dile getiriliyor.
Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek, söz konusu anne olunca, 'Anneciğim' isimli şiirinde; "Ak saçtı başım alıp eline. Kura hülyalara dal anneciğimi o titrek kalbini, bahtın yeline. Bir ince tüy gibi sal anneciğim!" diye annesine sesleniyor.
Şair Sezai Karakoç ise 'Anne ve Çocuklar' isimli eserinde yalnızlığı şöyle vurguluyor: "Anne ölünce çocuk. Bahçenin en yalnız köşesinde. Elinde bir siyah çubuk. Ağzında küçük bir leke. Çocuk öldü mü güneş, simsiyah görünür gözüne. Elinde bir ip nereye. Bilmez bağlayacağım anne."
En etkileyici anne temalı şiirlerden birini kaleme alan Fethullah Gülen Hocaefendi de annesine duyduğu şükranı şöyle anlatıyor: "Anne inleyen 'bir ney, anne hicrandan yumak. Gözleri buğulu, nemli ve her zaman zâr zar... Kaderidir annenin ocaklar gibi yanmak, hep hüzünle eser onun ikliminde rüzgâr."
Ünlü halk ozanlarımızdan Âşık Veysel, 'Anama' isimli şiirinde duru Türkçe ile annesini şöyle anlatıyor, "Dokuz ay koynunda gezdirdi beni. Ne cefalar çekti ne etti anam. Acı tattı zahmetime katlandı. Uçurdu yuvadan yürüttü anam. Anaların hakkı kolay ödenmez. Analara ne yakışmaz ne denmez. Kan uykudan gece kalkar gücenmez. Emzirdi salladı uyuttu. Anam doğurdu beni Sivas ilinde, Sivralan köyünde tarla yolunda. Azığı sırtında orak elinde. Taşlı tarlalarda avuttu."
Fazıl Hüsnü Dağlarca da, 'Yüzükoyun' isimli şiirinde çocukça bir akıl yürüterek şu mısraları mırıldanıyor: "Yüzükoyun yatma diyor annem. Yatar mıyım hiç, İster miyim, yüzümün, koyun olduğunu?"
Ozan Arif, cezaevinden annesine yazdığı, 'Mamak'tan gelen mektup' isimli şiirinde, "Mektubuma başlamadan en önce, hepinize selam ederim ana. Evlat değil, size yük oldum anca. Hakkınızı nasıl öderim ana? Devletim hainle beni bir tuttu Mamak 'A Blok'ta, bir kolum gitti. Otuz yıl verdiler, işkence bitti. Şimdi sizlersiniz kederim ana." diyor.
Rakım Çalapala ise, 'Anneciğim' şiirinde çocuksu bir edayla şunları dile getiriyor: "Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin, Sen olmazsan yapamam ben!.. Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana. Seviyorsun beni de sen."
Arif Nihat Asya, 'Anne' şiirinde bir annenin duygularını şöyle dile getiriyor: "İlk kundağın, Ben oldum, yavrum; İlk oyuncağın ben oldum. Acı nedir, Tatlı nedir... bilmezdin. Dilin damağın, Ben oldum. Elinin etmediği, dilinin dönmediği, Çağlarda, yavrum, Kolun kanadın, Ben oldum, Dilin dudağın ben oldum."
Hilmi Yavuz da, 'Annem ve Akşam' isimli şiirinde, "Bir kapı açıldı, ansızın, baktık: akşam!., kimse benzemez oldu kendine; kim bilir ne kadar hüzünlü artık, bir odadan ötekine geçmek bile.." diyor.
Cahit Sıtkı Tarancı şair Cahit Sıtkı Tarancı, 'Anne Ne Yaptın?' şiirinde, "Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı? Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim? Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı. Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim." şeklinde duygularını dile getiriyor.
Ünlü Azeri şair Bahtiyar Vahapzade ise anne sevgisini "Annem Öldü mü?' isimli şiirinde şu kelimelerle dile geliyor: "Ne hız ellerini üzdün dünyadan. Balam tek koyup nereye gittin? Nasıl yok oluyormuş bir anda insan. Sanki bu dünyada hiç yok imişsin... Güneş gurup etti... Oda karardı.. Bir anda yok oldun, sen hayal gibi. Şimdi düşünürüm senden ne kaldı... Gönlünde hatıran kara hal gibi..."
- tarihinde hazırlandı.