Yedi tepeli Talin'den yedi tepeli İstanbul'a...

Dışarıda ince ince atıştıran kar Avrupa'nın en küçük, en az nüfuslu ve en kuzeydeki ülkelerinden Estonya'nın başkenti Talin'i daha da bir sessizliğe gömüyor. Baltık ülkesi olmasına rağmen, diğer Baltık ülkelerinden Ural-Altay dil ailesinin Ural koluna bağlı olması sebebiyle dilsel olarak ayrılan bu ülke yeni bir dil ile tanışıyor Talin Teknoloji Üniversitesi'nin amfisinde. Katılım oldukça yoğun; profesörlerden din adamlarına, öğretim görevlilerinden öğrencilere kadar herkes pürdikkat 'Hizmet Hareketi: Bir Gelecek Perspektifi; Çatışma Değil Diyalog' konulu paneli takip ediyor. Talin Teknoloji Üniversitesi, Diyalog Avrasya Platformu ve EESTÜRK Derneği işbirliğinde gerçekleşen panel Estonya-Türkiye ilişkileri açısından da önemli bir adım. Daha öncesinde okullarda internet güvenliğine yönelik bir panel gerçekleştiren Talin'deki EESTÜRK Derneği, bu kez insanların birbirini anlama ve diyalog kurma çabalarına katkı sağlıyor. Diyalog Avrasya Platformu Estonya Koordinatörü ve EESTÜRK Derneği Başkanı Fatih Güllü, insanlığın ortak paydası olan diyalog ve hoşgörünün anlatılması ve burada da yeşertilmesi için yaptıkları etkinliğin iki ülke arasındaki birlikteliği artıracağına inanıyor. Tabii bu kuru bir inanç değil. Dernek bu yıl içerisinde Tartu ile Gaziantep'i kardeş şehir yapma, kardeş üniversite ve kardeş hayvanat bahçesi projelerini hayata geçirerek ilişkileri üst düzeye taşıma hedefinde. Estonya'nın başkenti Talin'de iki yıldır faaliyette bulunan EESTÜRK Derneği, Türkiye ile Estonya arasındaki ilişkilerin canlanması için organizasyonlar yapıyor. Geçen yılki Türkçe Olimpiyatları'nın finallerini Talin'de organize eden dernek, kültürler arası diyalog iftar yemeğinden Türkiye gezilerine, halk dansları grubundan 20 öğrencisi bulunan dil kursuna kadar birçok faaliyette bulunuyor.

Baltık Bölgesi'nin Silikon Vadisi olarak adlandırılan Estonya, küçük bir ülke olmasına rağmen IT (Bilgi Teknolojileri) konusunda oldukça ileride. Estonyalı yazılımcılar tarafından geliştirilmiş olan Skype hem teknolojinin hem de bu program sayesinde insanların birbirleriyle iletişimine verdiği önemin bir göstergesi. Ülkenin en köklü üniversitelerinden Talin Teknoloji Üniversitesi'nin çatışma yerine diyaloğu benimseyen bir felsefeye ev sahipliği yapması da bu açıdan anlamlı. Rektör Yardımcısı Alex Kolk, 65 ülkeden 700 öğrencinin eğitim gördüğü üniversiteyle ilgili tanıtım konuşmasının ardından söz alan Talin Üniversitesi Dekan Yardımcısı ve Bölüm Başkanı Prof. Dr. Peeter Müürsepp, Hizmet Hareketi'nin insanlığın geleceği için çok pozitif bir yaklaşım olduğunu belirtiyor. Hizmet Hareketi'ni uzun zamandan beri araştıran Müürsepp, bu panelin kendi üniversitesinde yapılmasına ön ayak olmuş. "Hizmet Hareketi insanlığın geleceği hakkında kesinlikle çok pozitif ve ümit verici bir düşünce tarzıdır. Böyle bir yaklaşıma kendimizi adapte etmeye kesinlikle ihtiyacımız var. Gülen Hareketi farklılıklar arasında ortak bir zemin oluşturuyor. Diyalog için gerekli şartlar, hizmetin yaklaşımıyla sağlanmış ve gerçekleştirilmiş oluyor." diyen profesör, konuşmasının büyük bölümünü ünlü bir filozof olan ve bilgeliği önemseyen Nicholas Maxwell ile Fethullah Gülen karşılaştırmasına ayırıyor. Maneviyatın önemine işaret eden Müürsepp, Fethullah Gülen'in anlayışının bilgelik ve yeni eğitim metoduyla dikkat çekici bir örnek olduğuna işaret ediyor.

Aklı ve kalbi birleştiren metot

Panele Türkiye'den konuşmacı olarak katılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Araştırma Merkezi Direktörü Ümit Göker, Fethullah Gülen'in 'fedakârca çalışan pek çok gönüllünün emeklerine saygısızlık olur' düşüncesiyle hizmet hareketine 'Gülen Hareketi' denmesine karşı çıktığını ve kendisine merkezî bir rol verilmesinden dolayı rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor. "Hizmet hareketi, reaksiyoner ve çatışmacı olmak yerine fedakârlığı, müspet hareket tarzını ve barışı öne çıkaran bir anlayışa dayanır." diyen Göker, hareketin eğitimde yeni bir dönem olduğunu örneklerle anlatıyor.

Estonya'da dolaşırken karşınıza Güllüoğlu çıksa şaşırırsınız herhâlde. Biz de ilk gördüğümüzde şaşırmış ve sevinmiştik. Türk lezzetlerini Avrupa'nın bu en uzak ülkesinde sunan Güllüoğlu, bu program için hazırladığı aşure tatlısını bir arada olmanın somut bir göstergesi olarak ikram ediyor. Malum aşure tatlısı bir araya gelen onlarca malzemenin müthiş bir uyumu. Zaten programa Amerika'dan katılan Prof. Dr. Thomas Michel, eline aldığı bir aşure kâsesini göstererek "Fethullah Gülen Hareketi, Türk kültürünün önemli tatlarından olan aşure gibi bu zenginliği bütün dünyaya yaygınlaştıran bir harekettir." diyerek başlıyor sözlerine. Dünya barışını amaçlayan Gülen'in akıl ve kalbi birleştiren bir eğitim felsefesini benimsediğini kaydeden Michel, dünyanın 100 ülkesinde faaliyet gösteren okulların merkezî bir okul sistemi yerine birbirinden bağımsız anlayışla eğitimi benimsediklerini ve bu okulların Fethullah Gülen'in pedagojik anlayışına göre şekillendiğini anlatıyor. Bir Katolik papazı olduğunu belirten Michel, Estonyalıların kafasında oluşan ve cevap bekleyen sorulara net cevap veriyor: "Bulundukları ülkenin en iyileri olan bu okullar Gülen'in anlayışını sahiplenen iş adamlarınca finanse ediliyor. Öğretmenler, ortaya koydukları fedakârlıkları hizmet adına yapıyorlar. Manevi değerlere çok önem veriyorlar. Fethullah Gülen cehalet, yoksulluk ve ayrımcılığı en büyük düşman olarak görüyor. Gülen, okulların açıldığı dönemde eğitimdeki parçalanmışlığı, farklı geleneksel sistemlerin en iyi yanlarını alarak ortaya koyduğu bir eğitim vizyonuyla aşma yolunu tercih etti."

Dünyadaki en ilginç eğitim hareketi olarak gördüğü bu hareketin eğitim felsefesinin bilim ve matematik müfredatı temeline oturtulduğuna ve aynı zamanda öğrencilere şahsiyet aşılandığına vurgu yapan Prof. Michel, Gülen'in toplumun ihtiyaç duyabileceği ideallerle bütünleşen bir gençliği sıkı bir formasyonla yetiştirdiğini ve okulların da önce komünist sistemlerin çöktüğü ülkelerde eğitime başladığını belirtiyor. Tabii bu vurgunun 18. ve 19. yüzyıl boyunca 200 yıl süreyle Rusya'nın elinde kalan, 24 Şubat 1918'de bağımsızlığını ilan eden Estonya açısından önemi var. Sonrasında ise 1991'e kadar Sovyet egemenliğinde kalan bir ülke zira Estonya.

Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kısa'nın Gaziantep'te faaliyet gösteren üniversite ile ilgili bilgiler verdiği panelin ardından panele konuk olarak katılan Estonya Türkiye Büyükelçisi Ayşenur Alpaslan ve Azerbaycan Büyükelçisi, Katolik ve Lutheran papazları, Estonya Müftüsü, Willius Üniversitesi Rektörü ve Filoloji Bölümü Dekanı, eski Litvanya Milli Eğitim Müdürü ve Estonya Milli Eğitim Müdürü, Express Media Group Başkanı Hans H. Luik'i bekleyen sürpriz ise gayet anlamlıydı. EESTÜRK Derneği bünyesinde kurulan 10 kişilik halk dansları grubunun gösterisini büyük bir beğeni ile izleyen misafirlere Fethullah Gülen'in "Love and Tolerance" kitabı hediye edildi. İnsanların ve kültürlerin birbirini anlama ve birbirleriyle diyalog kurması yönünde mutabakat sağlanan panelin ardından beyaza bürünen Talin'in modern caddelerinden yürüyerek içeriye araç girişinin yasak olduğu ve bir Ortaçağ kenti görünümündeki eski şehri adımlıyoruz. İstanbul gibi yedi tepeli bir şehir olan Talin'in bu çağa ait olmayan sokaklarında yürümek çok büyük bir keyif. Talin'in her yıl nüfusunun iki üç katı turist çekmesinin sebebini gayet iyi anlıyorsunuz bu korunmuş iki kulenin çevrelediği Viru Kapısı'ndan girerken... Surların iki yakasında iki farklı yüz yıldan iki farklı şehir kulağınıza eğilip farklılıkların çatışma değil, uyum ve diyalogla daha anlamlı olduğunu fısıldıyor sanki. Yukarı şehirdeki Kohtu ve Patkuli manzara platformlarından Talin'e bir tepeden bakıyorsunuz. Büyüleyici şehrin üzerine fısıltıyla dökülen kar tanelerinin içinden yedi tepeli Talin'den yedi tepeli İstanbul'a bir selam uçuruyorsunuz...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.