Varlık Allah’ı Anlatıyor

Bu kâinatta her şey Hakk'ı gösteren bir ayna, O'nu söyleyen talâkatlı bir dil ve O'nu mırıldanan bir nağmedir. İnsan, eşya ve bütün varlık sesleriyle-sükûtlarıyla, hareketleriyle-duruşlarıyla, mevcudiyetleriyle-semereleriyle hep O'nu dillendirir, O'na şehadet ederler. O'nu söylerler eda ve endamlarıyla, O'na imada bulunurlar mânâ ve muhtevalarıyla ve O'nun varlığının ziyasından birer gölge gibidirler örgü, desen ve şiveleriyle... Görmeyenler varsın görmesin; gözlerini basiretleriyle buluşturup görmenin hakkını verebilenler, her nesnede O'na ait neler ve neler müşahede eder, O'nun değişik tecellîlerinden ne sesler ve sözler dinlerler.. eğer gönüller O'na açık, gözler de perdesizse -bu herkeste aynı seviyede olmayabilir- ne zaman varlık kitabına bakıp onu dikkatlice okumaya koyulsak, ne zaman küre-i arz meşherini gezip onu temâşâya dalsak, ondaki her şeyi olduğundan daha fazla hülyalı bulur ve âdeta büyüleniriz. Varlık ve hadiselere Yaratan hesabına bakmayanlar/bakamayanlar duyamazlar ondaki bu sihri, bu mânâyı ve bu muhtevayı.. göremezler ondaki güzelliği, ahengi, edayı, endamı ve bütün bunların arkasındaki kastı, iradeyi, hikmeti.. duyamazlar bunlardan ruhlara akıp gelen ziyayı, mârifeti, muhabbeti, aşk u iştiyakı...

Oysaki, her zaman garip bir füsunla tüllenmektedir bütün eşya; bir çiçek tarlası gibi salınıp durmaktadır tabiat.. şefkatle başımıza boşalıyormuşçasına yumuşakça inmektedir ışık hüzmeleri.. her an ayrı bir letâfetle her yanımızı okşamaktadır meltemler.. ve bin râyiha ile esmektedir rüzgârlar.