Takva’nın Değişik İki Yönü

Takvânın bu umumî istimâline mukâbil bir de herkes tarafından bilinen bir has manâsı vardır ki, çok defa "takvâ" denince akla gelen de budur. O da; şeriatın emir ve yasaklarına karşı fevkalâde duyarlı olmak, mükâfattan mahrumiyet veya cezayı gerektiren davranışlardan uzak kalmaya çalışmaktan ibaret görülmüştür ki: "Onlar, günahların büyüklerinden ve fuhşiyattan kaçınırlar" (Şûrâ/37) fermanı bu önemli esasın bir yanını; "Onlar ki îman edip sonra da salih amel işlemeye koyuldular" (Yunus/9) câmî beyanı da diğer yanını ifade etmektedir. Farzları titizlikle yerine getirme ve büyük günahlardan kaçınma, takvânın zarûrî ve câmî iki esasıdır. Sağâir dediğimiz küçük günahlara gelince: "Kul gerçek takvâya ulaşamaz, sakıncalı şeylere girme endişesiyle bir kısım sakıncası olmayan şeyleri de terketmedikçe" [1] gibi pek çok beyan-ı Nebevî var ki, Kurân’ın "lemem" dediği şeylere karşı da titiz olmayı ihtar etmektedir.

[1] İbn Mâce, Zühd, 24; Tirmizî, Kıyâme, 19.