Risale-i Nur’da küllî kaideler

M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Risale- i Nur’daki Küllî Kaideler konusunda bir kitap yazacağını biliyorduk ve bekliyorduk. Fakat arkadaşımız Ali Ünal Bey’in yaptığı çalışma ile karşılaştık.

Ali Ünal Bey kitabının önsözünde bu çalışmayı M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin teşviki ile yaptığını şöyle ifade ediyor: “Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi de, çok önem verdikleri bu ölçüler üzerinde çalışmayı düşündüğünü beyan etmişlerdi. Fakat aşırı meşguliyetleri sebebiyle bu çalışmayı fakirin yapmasını izhar buyurunca bunu büyük ama mesuliyetli bir şeref telakki ettim. Elinizdeki kitap, bu sahada yazılmış ilk ve mütevazı bir çalışmadan ibarettir. İnşaallah ileriki yıllarda devam ettirilebileceği gibi, aynı konu üzerinde çok daha salahiyetli kişiler, daha güzel ve kapsamlı çalışmalar da elbette yapabilirler. Bu iddiasız ve mütevazı çalışma, üç cilt halinde planlanmış olup tamamı sekiz bölümden oluşmaktadır. ”

Ali Ünal Bey, meselâ Peygamber Efendimiz’in (sas), kâinatın hem çekirdeği hem de meyvesi olması meselesini izah ederken diyor ki: “Peygamber Efendimiz’in (sas) mânevî varlığı ve nuru; kâinat ağacının çekirdeğidir. Bir başka ifadeyle, Levh-i Mahfuz’daki ilmî kayıt, ilk küllî tecellisini, Peygamber Efendimiz’in (sas) manevî varlığı, dünya hayatı öncesi AHMED olarak taşıdığı hakikat, yani HAKİKAT-I AHMEDİYE olarak vermiştir. (…) Peygamber Efendimiz (sas) yaratılışta ilk, peygamber olarak gönderilişte peygamberler içinde sondur. O, Hz. Muhammed (sas) olarak dünyadaki varlığıyla, HAKİKAT-I MUHAMMEDİYE’siyle kâinat ağacının en mükemmel meyvesidir. ”

Hazmolmayan ilim telkin edilmemeli. Gerçek yol gösterici âlim, koyun gibi olur, kuş gibi olmaz; koyun kuzusuna hazmolmuş tertemiz sütünü, kuş ise yavrusuna kusmuğunu verir.

684 sayfalık bir kitaptan ben sadece bazı küllî kaideleri nakletmekle yetinecek, izahlarını ve hepsini sizlerin mütalâalarınıza havale edeceğim:

Bismillah her hayrın başıdır.

Hazmolmayan ilim telkin edilmemeli. Gerçek yol gösterici âlim, koyun gibi olur, kuş gibi olmaz; koyun kuzusuna hazmolmuş tertemiz sütünü, kuş ise yavrusuna kusmuğunu verir.

Bazen arzu ve heves, fikir sûretini giyer. Muhteris (ihtiraslı) insan, nefsanî arzusunu fikir zanneder.

Kendini beğenme, insan kalbinin zayıflığından kaynaklanır ve dalâlete götürür.

Niyet gibi, bakış açısı da, âdetleri ibadete çevirir.

Şöhret zâlimdir, insanın malı olmayanı da insana mal eder.

Gerçeği arayan (araştırmacı) dalgıç gibi olmalı; zamanın tesirlerinden sıyrılabilmeli; mâzinin derinliklerine dalmalı; mantığın terazisiyle tartmalı; her şeyin kaynağını bulmalıdır.

İnadın gözü, meleği şeytan görür.

Helâl dairesi geniştir; keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.

Bir derdin dermanı, başka derde dert olur, panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse, dert getirir, öldürür.

Tefekkür, gafleti dağıtır. Fakat insan nefsinde, iç âleminde, hususî hallerinde tefekkür ettiği zaman derinden ve ayrıntılı tefekkür etmeli, âfâkî, hâricî âlem üzerindeki tefekküründe ise yüzeyden gitmeli ve ayrıntıya dalmamalıdır.

Filozofların çoğunun Batı’da, buna karşılık peygamberlerin çoğunun Doğu’da ortaya çıkması Kader- i Ezelî’nin işaretidir ki, Doğu’nun hislerine hâkim ve Doğu’yu ayağa kaldıracak olan dindir.

Allah’ın hesabına kâinata bakan, her ne müşâhede ederse ilimdir. Eğer gaflet ile sebepler hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehil olur.

Bir meyve, ağacın küçültülmüş misali veya modelidir. Meyvedeki çekirdek, ağacın amel defteri olup ağacın tarihçe-i hayatı çekirdekte kayıtlıdır. Bu itibarla, bir meyve, bir ağacın tamamıyla, belki o ağacın türüyle, hatta bütün yerküreyle ilgilidir. Şu halde, bir meyvenin sanatındaki azamet ve ihtişam, yerküre büyüklüğündedir.

Her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise, mâneviyatta kördür.

İşte böyle yüzlerce küllî kaide tesbit edilmiş ve geniş geniş izahları da yapılmış… Bizlere im’an-ı nazarla mütalâa edip istifade etmek düşüyor.

Velûd kalem Ali Ünal arkadaşımızı tebrik eder, yeni çalışmalarında başarılar dilerim.