Öğrenmekte Fayda Var

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin adından yola çıkarak bir kısım dindara "Fethullahçılar" yakıştırmasının yapılması Hürriyet gazetesinin 1986'daki bir yayınına dayanıyor. 18-19 Temmuz 1986 günleri bu gazete, Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında son derece büyük yanlışlar ve iftiralarla dolu bir yayın yaptı. Onun yaşından, düşüncelerine ve medeni durumuna kadar baştan başa gerçek dışı bilgilerle dolu haberlerde ilk kez "Fethullahçılar" kelimesi kullanıldı. (Gazetenin o dönemdeki genel yayın yönetmeni Çetin Emeç'ti sözünü ettiğim haberlerden birincisini yazan. Talat Polat adındaki muhabir, bir yıl sonraki "işte caniler, işte PKK" yayınının da muhabiriydi. Bu haberin düzmece olduğu ortaya çıkınca Polat işinden oldu. Emeç, bu yanlışlığı açıklayan bir yazı yazdı.) Çetin Emeç; 1989 yılındaki başörtüsü tartışmaları sırasında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bir vaazındaki uyarılara işaret etti. 1989 Kasım ayı sonlarındaki bir yazısında "Birlik vaazlarının önde gelen ismi" diye onu övdü. Özetle, "Fethullahçılar" ve "Fethullahçılık" gibi deyimler, Hürriyet'in hayal gücünden neşet eden, gerçekte ise kesinlikle olmayan adlar ve yapılanmalar...

Siyaset sosyologu Nur Vergin, Çiller-Fethullah Hocaefendi görüşmesi için, "Dini, siyasî ve sosyal sistemle irtibatlandırmanın yolu aranıyor" yorumunu yapıyor. (Milliyet, 14 Aralık 1994) Vergin, bir sivil toplum kurumu olan cemaatlerin diğer sivil toplum kurumlarıyla mukayese edilemeyecek boyutta bir sosyolojik ağırlığa sahip olduğunu vurguluyor: "...Eğer Türkiye bir demokrasi ise, bu ülkede siyaset yapanlar ve özellikle ülkeyi yönetme durumunda olanlar tabiî ki milyonlarca yurttaşın gönlünü almak ve fikrini sormak durumundadır..."

Fethullah Hocaefendi, bu yılın yaz aylarında "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı"nda yaptığı konuşmada "Laik-anti laik kamplaşmanın, gerginleşen ortamın yumuşatılması için çalışmalıyız. Demokrasiden geriye dönüş olmayacaktır" demişti. Bu mesajın toplumun farklı kesimlerine nasıl olumlu bir replik olarak gittiği açık... Zaten Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de "..Gazetemin yayın yönetmenliğine başladığım sıralarda -1989- Fethullah Hoca'nın, başörtüsü tartışmalarının meydana getirdiği gerginliğin ortadan kaldırılmasında ne kadar etkili olduğunu gördüm" diye yazıyor. "Böyle fonksiyonları olan insanlarla Çiller elbette görüşmeli" cümlesini ekleyerek. Fatih Çekirge'nin, onun hakkındaki yazısında Fethullah Hocaefendi'yi "Bilimsel İslâmiyet çizgisini hedefleyen bir kimse" olarak nitelemesi hâdiseyi algılamakta olduğunu gösteriyor.