"Ilımlı İslam" ve Fethullah Gülen Üzerine
Son günlerde tartışma gündemimize giren 'Ilımlı İslam' tartışmaları, doğru bir kalkış noktasından yoksun olduğu için kafa karışıklığına neden olmaktadır.
Her şeyden önce belirtmek isterim ki 'Ilımlı İslam' diye bir tanımlama doğru değildir. Tanımlamanın kendisi, kavramsal bir sorunsallık içermektedir. Çünkü birbirinden farklı İslamcı yorumların var olması, 'İslam'ın tekliği'ni ortadan kaldırmaz. Herkes durduğu yerden veya aklının elverdiği oranda İslam'dan anladığını ortaya koyabilir. Bu düşünsel çoğulculuğun da bir gereğidir. İslam'ın kutsal metinleri değişmez ama yorumları farklı olabilir. Metnin kendisi ne kadar statik ise, yorumun kendisi o kadar özgür ve devingendir. Buradaki nüans doğru anlaşılmadığı içindir ki, sanki 'Ilımsız İslam' olurmuş gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Kutsal metinlerde herkesin üzerinde ittifak edebileceği apaçık hükümler yok mudur? Vardır elbet. Ancak apaçık metnin kendisi bile, kimileyin çok değişik biçimlerde yorumlanabilmiştir. Sözgelimi, metne göre, 'adam öldürmek' büyük bir günahtır. Ama bir tür 'İslamcı' anlayış, 'adam öldürme'yi cihad' mertebesine çıkartabilmiştir.
Demek isteğim şu: İslam'ın kutsal metinleri tümden 'göreceli' değildir, ama 'göreceli'liğin sınırı da öyle iddia edildiği kadar dar değildir. Teolojik konularda bile sınırsız denebilecek kadar özgür yorumlar ortaya atılabilmiştir. Çok daha esnek bir niteliği olan siyasal ve kültürel alanlarda farklı 'İslamcılık'ların ortaya çıkması normaldir. Asıl sapma; bir kısım İslamcılarımızın kendi yorumlarını 'dinin bizatihi' kendisi gibi sunmaları, hatta dayatmalarıdır.
Geçenlerde Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Zaman gazetesinden Nuriye Akman'a verdiği söyleşide ortaya koyduğu kimi yorumlar, metnin kendisinin nasıl farklı biçimlerde okunduğunu gösteren önemli bir belge niteliğindeydi. Ancak Gülen'in bir bütün olarak önemsenmesi gereken yaklaşımları, kimilerinin ön yargı duvarlarına çarparak anlamsızlaştırılmak istendi. Ve sonuçta, tüm söylenenler 'ateist-terörist benzetmesi' noktasında kilitleniverdi.
Hiç kuşkusuz, Gülen'in yaptığı bu benzetme, İslam içi tartışmaları yeterince bilmeyenler açısından ilk bakışta şoke edici niteliktedir. Ancak 'İslam'ın dili'ni bilenler ve İslami camiada yapılan tartışmalardan haberdar olanlar, bu sözlerin farklı bir pozisyon tespitine vurguda bulunmak gibi bir niyete sahip olduğunu rahatlıkla görebilirler.
Gülen'in 'Ateist-Terörist' Benzetmesi
'Bir insanı öldürmenin bütün insanları öldürme gibi olduğunu Kur'an-ı Kerim söylüyor. İbn-i Abbas insan öldürenin ebediyyen cehennemde kalacağını söylüyor. Bu hüküm kâfirler için söz konusudur. Demek ki insan öldüren, kâfirin maruz kalacağı aynı şeye maruz kalıyor. Yani ateist, Allah'ı, peygamberi kabul etmeyen insan ne ise, insan öldüren de onunla eşdeğerdir.'
Fethullah Hocanın bu sözleriyle değindiği 'eşdeğerlik', açıkça görüleceği gibi, 'öte dünya'daki 'manevi ceza' ile ilgilidir.
Fethullah Hoca'nın burada 'dinin dili'ni kullanarak Müslümanları şiddet/terör yöntemleri kullanan İslamcılara karşı 'şoke edici' tarzda 'korkutup' yeniden düşünmeye yöneltmek istediği apaçıktır. Nitekim söyleşinin bir başka yerinde söylediği şu sözler, mukayeseyi doğru bir zeminde yapmak isteyenler açısından hayli anlamlı bir katkı sunmaktadır:
'Dünyada en nefret ettiğim insanlardan bir tanesi Bin Ladin'dir. Çünkü Müslümanlığın dırahşan (aydınlık) çehresini kirletmiştir. Bir kirli imaj meydana getirmiştir. O korkunç tahribatı bundan sonra biz bütün gücümüzle tamire kalkışsak bile seneler ister.'
Gülen'in Müslüman genç kuşakları Taliban İslamcılığından kurtarmak niyetiyle yaptığı 'ateist-terörist' benzetmesi, her ikisinin de her düzeyde özdeş olduğu anlamında değildir. Gülen'in pek çok 'ateist' ile geliştirdiği dostluk ilişkisi bile tek başına bu savı çürütücü niteliktedir. Gülen'in 'öte dünya' için kurduğu bu iletiyi 'özdeşlik' temelinde 'bu dünya'ya indirgeyerek yorumlayanlar, yanlış bir yerden hareket ediyorlar.
Binim için 'ahlaklı bir ateist', 'demokrat ve dürüst bir kafir', 'ahlaksız bir Müslüman'dan, 'totaliter ve zorba bir İslamcı'dan çok daha tercihe şayandır. Fethullah Hocanın da bundan farklı bir düşünceye sahip olduğunu sanmıyorum. Çünkü 'üstad' diye kabul ettiği Bediüzzaman Said Nursi'nin şu sözünü herkesten önce o bilir: 'Kafirin her hali bu sıfatı küfür değildir..' Kuşkusuz, bir Müslümanın da her işi ve davranışı Müslümanca olmayabilir. Nitekim Gülen de bu anlayıştan hareketle, adam öldüren bir Müslümanın ebediyen cehennemde kalacağını söylemektedir.
Gülen'in söyleşisi, 'metin-yorum ilişkisi' bağlamında söylediklerimi destekler mahiyettedir. 'Bir insanı öldüren bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir' biçimindeki Kur'an ayetinden hareketle Fethullah Hoca'nın yaptığı yorum ile Taliban zihniyetli İslamcıların 'İslami cihad' adına yaptığı yorum arasında yüzde yüz bir karşıtlık sözkonusu. İslam içi tartışmalarda kullanılan bir dili anlamından ve bağlamından kopartmadan okursak, daha doğru sonuçlara ulaşabiliriz.
- tarihinde hazırlandı.