Ribakov'un Penceresinden Dünya'nın Geleceği
Rusya Bilimler Akademisi üyesi Ordinaryus Profesör Rostislav Ribakov'u özellikle Bulgaristan'da tanımayan yok gibidir. Sosyal, siyaset ve şarkiyat bilimcisi olan Ribakov, alanında bir otorite isim olarak kabul ediliyor dünyada. Ribakov geçtiğimiz hafta Bulgaristan'daydı. Burada bulunmasının sebebi ise Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "İnsanın Özündeki Sevgi" kitabının Bulgarca çevirisinin tanıtım töreniydi.
Trud gazetesi yayınlarından çıkan kitap büyük bir ilgi görerek yayınevinin en çok satan kitapları arasında ikinci sıraya yükselmişti. Bulgaristan eski Cumhurbaşkanı ve Balkan Siyaset Kulübü Başkanı Jelyü Jelev'in de bir konuşma yaptığı tanıtım gecesinde geniş bir entellektüel kesim biraraya geldi. Tanıtımdan bir gün sonra Plovdiv'i ziyarete gelen Ribakov'la bir gün beraber oldum. Kendisinden olabildiğince istifade etmeye çalıştım. Rus edebiyatını; Puşkin'i Tolstoy'u konuştuk. Dünyadaki gelişmeleri ve değişimleri konuştuk. Edindiğim bilgi ve izlenimlerimin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ribakov'a soğuk savaş sonrası dünyada yaşanılan sosyal ve siyasi değişimleri; 11 Eylül sonrası iflas eden Amerikan'ın Irak ve Afganistan işgallerini ve dünyanın nereye doğru kaydığını sordum. Ribakov; 20. yüzyılda SSCB'nin dağılmasıyla Amerikan'ın tek süpergüç olarak kaldığını, halen durumun devam ettiğini söylüyor. Bu arada Rusya toparlanmış, yeniden Amerika'nın karşısına süper güç alternatifi olarak çıkmıştır. Yalnız önemli bir farkla; o da, Amerika gittikçe katı bir devletçi yapıya bürünerek eski Sovyet Rusya'sına doğru kayarken, Rusya kapitalistleşerek Amerikan'ın eski yerini alıyor. Yani bir rol değişikliği söz konusu. Bu arada Çin, Hindistan ve Japonya güçleniyor. Kendisinin tahmini bu ülkelerin gelecekte dünyanın süper gücü olacakları yönünde. Bu öngörüsüne "şayet dünya konjektörü böyle devam ederse" şartını ekliyor Ribakov. Plovdiv Mevlevihane'sinde neyzen bir arkadaşımızın üflediği neyle koyulaşan sohbetimizde Ribakov; 'fakat benim bambaşka bir ümidim var dünyanın geleceğiyle ilgili' diye ayrı bir bahis açıyor soruma. Kendisinin yaş itibariyle bunu göremeyeceğini, ancak genç kuşakların mutlaka göreceğine inandığı o öngörüsü bakın neymiş: 'İnanıyorum ki, geleceğin dünyasında bugün ciddi sarsıntılar geçiren moral değerleri yeniden güçlenecek. Yeni bir öğreti ortaya konacak. Bu öğretide evrensel ve insani değerlere vurgu yapılacak. Peki bu nasıl olacak sorusuna Ribakov'un cevabı şöyle: "Bu yolu Gülen Hareketi açacak." Gülen'in fikirlerinden etkilenerek dünyanın bütün coğrafyalarında açılmış okulların, o ülkelerin yerel değerlerine, milli ve moral değerlerine, hepsinden öte evrensel insani değerlere önem veren anlayışla çatışmalardan bıkmış insanlık için yepyeni bir umut olduğunu söylüyor Ribakov. Açılan bu yolda kültürlerin erimesi, yok olması yada değişmesi söz konusu değil. Tam tersine bütün kültürlerin kendi kökleriyle ve insani değerleriyle yeniden buluşacağını anlatıyor Ribakov. Diyalog ve tölerans anlayışıyla toplumların birbirlerini daha iyi anlayabileceğini ifade ediyor. Gülen'in şahsını öne çıkarmayan ve idealleriyle yaşayan bir lider olduğunu belirten Ribakov; onun üstlendiği en önemli rolün ise fanatizme karşı duruşu olduğunun altını çiziyor. Ribakov'un ifade ettği gibi 150 sene önce hiç tahmin edilebilir miydi ki Ruslar, Bulgarlar ve Türkler geçmişi bir kenara bırakarak aynı masa etrafında bir araya gelecek. Evet globalleşen dünyada tüm çatışmaları geride bırakarak ileriye bakmak çok önemli. Daha da önemlisi, dokusu hızla değişen dünyanın geleceğine yönelik umutlu olmak. Ondan da önemli olan ise; yeniden şekillenen dünyaya bizim nasıl katkı yapabileceğimizdir. Bir katkımız varsa "İyilik ettiysen boşuna yaşamamışsın" diyen Bulgar sanatçı Emil Dimitrov'u haklı çıkarmış olacağız. Değilse "değişen dünyada ben ne yapabilirim" deyip yola koyulmak en mantıklı çözüm olarak duruyor önümüzde.
- tarihinde hazırlandı.