Vuslat

Geçenlerde (25 Şubat Cuma) Zaman Gazetesi'ni (gazetemizi) ziyarete gittim. Anladım aylardan beri beklenen değil de, ben gidince bir şaşkınlık oldu.

"Gün batar kuşlar döner, dönmez bu yolda beklenen" veya benim gitmem çağrışım yaptı: "Hocamız ne zaman gelecek?"

Mahzunlaşan yüzler karşısında, ömrü hapishanelerde, sürgünlerde geçen Said Nursi için söylenen bir şiiri hatırladım:

"Çık nerdesin? Biz seni bekliyoruz,
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz.
Musa ol Hakk'a yüksel, tecelli et Tur'a,
Zulmet yıkılsın cihan gark olsun Nur'a."

Firavun'un Öldüremediği Musa'dır kitabı benim için çok manidardır.

"İslam alimleri İsrail peygamberleri gibidir." Bu sebeple "Musa ol" tabiri uygundur.

Zaman Gazetesi'nin önünde toplananlara bakınca aklıma bir şiir daha geldi:

"Bir zamanlar ben de Süleyman idim,
Ateşe ve rüzgara hükümran idim,
Sanmayın ki Sultan Süleyman idim,
Tersanede körükçü Süleyman idim."

Evet, körükçü Süleyman sıfatıyla gazeteye gittim, anladım ki onlar Sultan Süleyman'ı bekliyormuş.

Bir tek çiçek baharın geleceğini müjdeler. Üç yıldır hasta yatan, her gün Azrail Aleyhisselam'ı bekleyen, ahirete alınmadığı için geri dönüp gazeteye gelen olduysa demek ki İlahi kudret beklenen o zatı da gönderecektir.

"Gülün içinde diken yok
Dikenler içinde gül var
Hilkatin böylesini seven bülbül var."

Vuslat, insanın sevdiğine kavuşmasıdır.

Gazeteye gitmem vuslatın bir yönü. Biz Hocamızdan ayrı değiliz ki, yazdığı eserler, vaazları, sebep olduğu hizmetler, bizi kuşatmış vaziyette.

Sebepleri yaratan, bazen sebepleri alır. Ta ki Yaratan'ın hakimiyeti daha iyi anlaşılsın. İslamiyet, kıyamete kadar devam edecektir. Bu sebeple Allah, İslam alimlerini gönderir. Fethullah Gülen Hocaefendi müfessirdir, muhaddistir, siyer alimidir, fakihtir, hatiptir, nice nice meziyetleri ona veren Allah, onu İslamiyet'e hizmetle de vazifelendirmiştir.

Hayatıyla beraber vazifesi, vazifesiyle beraber hayatı devam edecektir. Gönlümüz istiyor ki Hocamız gazetenin binasına da buyursa gelse dolaşsa.

"Yıkılsın bu gökler, açılsın duvar
Yollar ufuklara tırmansın artık
Bir kuş tüyü gibi sultana kadar
Uçsak uçsak artık durmaktan bıktık"

Velhasıl iki sene sonra gazetemizi ziyaret ettim. Vuslat ile hicranı birlikte tattım. Sınırların ötesinde bekleyen Üstadım, Hocam, "Gel!" diyoruz; yollardaki barikatlar kalkmıyor mu? Dualar yetmiyor mu?

"Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin, bize de dua et, e mi"