Fikirlerin Diyalog Ekseni (Doğu'dan Batı'ya, Kadimden Bugüne)

Bir gün geriye dönüp baktığımızda derinden bir ahhh çekeceğimizi görür gibi oluyorum. Dünyadayken kaçırılanları fark edip telafi etmek; telafi imkânı bulamasak bile helallik dileyerek öteye rahat gitmek de bir kazanç. İnşallah onu da kaçırmayız.

Yukarıdaki düşünceler, Jill Carroll'ın Fethullah Gülen Hocaefendi'nin görüşleri üzerine yaptığı inceleme çalışmasını okurken aklımdan geçti.

Biz kendi içimizden çıkmış değerleri karalayan, hatta mücrim durumuna düşürmek için elinden ne gelirse yapanlarla uğraşırken yabancılar bizim içimizden çıkmış ve bir yabancıdan daha bed muamelelere maruz kalmış istisna şahsiyetlerimiz üzerine enfes çalışmalar yapıyor. "Biz buna alışmış bir milletiz. Büyüklerimizi överken bile onlardan menkul bir medih cümlesi bulamazsak içimiz rahat etmez. 'Ne var ki bunda' diyenler çıkabilir."

Bence bu, hiç de iyi bir şey değil. Bizi birbirimizle uğraştırarak zaman kaybettirenleri affedemiyorum. Ne var ki affetmekten başka çare de bulamıyorum. Dilerim her birimiz kendi nefis muhasebemizi yaparız. Yapar da, kucaklaşmanın yollarını buluruz. Yoksa tarih, riskler kadar fırsatlarla dolu günleri kısır çekişmelere ve birbirine çelme takmak için uğraşmalara feda edenleri hiç de iyi anmayacak. Tabii ki gelecek kuşaklar da affetmeyecek...

Biz önyargıların sisli penceresinden birbirimize bakarken; Texas eyaletinin Houston kentinde bulunan Rice Üniversitesi öğretim üyelerinden 'karşılaştırmalı dinler' hocası Jill Carroll; Fethullah Gülen Hocaefendi'nin fikirleri üzerine çalışmış ve "Medeniyetler Diyaloğu: Gülen'in İslamî Öğretisi ve Hümanist Söylem" adlı enfes bir eser yazmış. Ufuk Yayınları tarafından Türkçeye çevrilen eser "Beni bir solukta oku" diyor.

Her eser gibi Carroll'ın çalışması da eleştirilebilir olmaktan masun değil. Erbabı tarafından eleştirel okumaya tabi tutulursa söylenecek şeyler mutlaka çıkar. Ama henüz fikrî konulara meraklı insanların haberi olmamış gibi...

Bence Carroll'ın ne dediğinden daha önemli olan şey, uyguladığı tarzdır. Şahısları ve zamanları aşarak fikirleri diyaloğa sokmayı deniyor.

Bizler gibi, memleket üzerine konuşmayı iki asırdır bitirmemiş kişileri şahıslardan, olaylardan koparıp fikirlerin dünyasına ve de oradan da ötesine davet ediyor.

Caroll ne yapmış?

Kant gibi J.S. Mill Aydınlanma döneminin filozofları ile Eflatun ve Konfüçyüs gibi kadim filozofların fikirlerini alıp Fethullah Gülen Hocaefendi'nin fikirleriyle karşı karşıya getirmiş; ve yaptığı şeyle önümüze müthiş bir alan açmış. Çalışma, üzerine bir yazı yazılıp geçilecek gibi değil. Şimdilik bazı hislerimi ifade etmekle yetinmek durumundayım.

Doğu'dan Batı'ya, kadimden bugüne müthiş bir beyin fırtınasına tutuluyor insan kitabı okurken. Zaman ve mekân bir girdaba tutulmuş gibi dönmeye başlıyor.

Geçmiş, bu günün içine giriyor. Doğu, Batı'yla tokalaşmaya başlıyor. Sanki uzun bir zamandan beri uzuv uzuv hazırlanan muhteşem bir eserin parçaları numaralarına göre montaj işlemine tabi tutulmaya başlanıyor. Jill Carroll, birkaç tanesini alıp, yerleştirmiş. Yaptığı işle, daha yapacak çok iş olduğunu bizlere göstermeyi başarmış.

Sanki her filozof hakikati bir pencereden seyretmiş ve gördüğü açıya bakarak ona bir isim vermiş. Sıra, parçaları birleştirerek bütünü inşa etmeye gelmiş. Merkezî nakış yerine tıpkı bir güneş gibi oturunca parçalar gezegen gibi etrafında dönmeye ve mükemmel bir sistemi işletmeye başlayacak.

Ya da uzuvları tamamlanmış heykele bir ruh üflenecek ve hayat bütün canlılığıyla kendisini sergilemeye başlayacak.

Teşekkürler Jill Carroll.

Birbiriyle uğraşanlara ancak birlikte yapabileceğimiz işleri gösterecek bir kapı araladın...