Maalesef, Nuh Mete Yüksel de...
Bu görüntü doğruysa gerçekten vahim bir durum söz konusu. Etkiden kurtulabilenlerin sayısının çok sınırlı kaldığı anlaşılıyor: Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel ile bir kaç arkadaşı... Geçen gün (3 Eylül 2000), "Su uyur, irtica uyumaz" başlıklı Gündem'de şu satırlara yer vermiştim: "Böyle bir kargaşada DGM savcısı Nuh Mete Yüksel'in örgüte hiç bulaşmadığına inanmak çok güç; hem ne mâlum, yarın öbürgün, biri çıkar da, 'Nuh Mete de...' derse, inanın hiç şaşırmayacağım..."
Şu anda geçerli olan gevşek ölçüler uygulandığında, Nuh Mete Yüksel ile Ankara DGM'de kendisiyle birlikte çalışan arkadaşlarının da 'Fethullah Gülen' ile irtibatlı oldukları sonucuna varılabilir. Savcı Yüksel, Genelkurmay başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun İstanbul DGM yargıcına yönelik olduğu düşünülen sözlerini onaylamıştı; şimdi sıra kendisinin 'örgüt üyesi' olduğunu tespit etmede.
İstanbul DGM yargıcının kabahati, Ankara DGM'den çıkan tutuklama kararını, eldeki bilgi ve delillere bakıldığında suç unsuru oluşmadığı kanaatiyle kaldırması... Savcı Nuh Mete Yüksel unutmuş olabilir, ama biz hatırlatalım: Kendisi de benzer bir kabahatin sahibi... Fethullah Gülen ile ilgili olarak beş yıl önce başlatılan bir soruşturmanın dosyası, Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel'in (19201), "Fethullah Gülen'in beyanatının, TCK.nunda veya özel kanunlarımızda öngörülen herhangi bir suçun unsurlarını taşımadığı kanaatine varılmıştır; bu nedenle takibat icrasına mahal olmadığına, CMUK.nun 163-164 nci maddeleri gereğince karar verildi" kanaatıyla kapatılmıştı.
Altında Nuh Mete Yüksel'in imzası bulunan beş yıl önceki 'takipsizlik kararı' ile, İstanbul 2. DGM hakimi Şerafettin İste'nin geçen hafta verdiği 'tutukluluk kararının kaldırılması kararı', mahiyet itibariyle birbirinden farklı değil. İşin bir ilginç yönü de, 'takipsizlik kararı' çıkan beş yıl önceki soruşturmada savcı Yüksel'in 'tanık' olarak görüşüne başvurduğu kişinin Hürriyet yazarı İsmet Solak oluşu... Savcı Nuh Mete Yüksel, Hürriyet'ten İsmet Solak'ın da görüşünü aldıktan sonra, Fethullah Gülen hakkında hukuki açıdan yapılacak bir şey olmadığına hükmetmişti. Yüksel'in yaptığı Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu'na (CMUK) göre doğruydu; İstanbul 2 Nolu DGM yargıcı İste'nin yaptığı da yine CMUK'un (m. 104) gereğini yerine getirmekten ibaret...
Ankara DGM'nin 'tutuklama kararı'nı öven Genelkurmay başkanı Org. Kıvrıkoğlu, Ankara DGM savcısının imzasını taşıyan beş yıl önceki 'takipsizlik kararı' hakkında bilgi sahibi midir acaba? Ankara DGM'nin verdiği tutuklama kararını kaldıran İstanbul DGM yargıcı, bu kararı sebebiyle, 'yargıya sızanlardan biri' olarak görülüyorsa, geçmişte benzer bir karara imza atan savcı için de aynı kuşkuyu duymamız gerekir mi?
Bunlar önemli sorular da, cumhurbaşkanları, başbakanlar, Meclis başkanları, bakanlar, milletvekilleri, yargıçlar, savcılar, 'devlete sızmak' veya 'devletin altını oymak' ile suçlanan ve 'çete' olduğu ileri sürülen bir oluşumla irtibatlı iseler, suçlanan insanlar girişimlerini kuvvet komutanlarıyla istişare ederek yürütüyorlarsa, bu nasıl bir ülkedir Allah aşkına?
Ben kendi hükmümü CMUK'tan bağımsız olarak vereyim: Devletin raporlarında adları geçen politikacılar 'Fethullahçı' iseler, Fethullah Gülen için verilen tutuklama kararını kaldıran yargıç 'yargıya sızmış bir Şeriatçı' ise, beş yıl önce Fethullah Gülen ile ilgili takipsizlik kararına imza atan Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel'den de pekâlâ kuşku duyabiliriz...
Ben size demiştim: Su uyusa bile irtica uyumuyor...
- tarihinde hazırlandı.