Fethullah Gülen'in Tuncay Güney İle Ne Alakası Olabilir ki!

Okurlar, Kanada'da olmam hasebiyle, en çok Tuncay Güney'i soruyor:

"Kimdir, ne yapar, tanışıyor muyum, hakkında ne düşünüyorum?"

Ben, mizacım gereği, böyle netameli konu ve şahıslarla meşgul olmaktan hazzetmiyorum. Hem, ne olur, ne olmaz!

Hayır, Tuncay Güney ile tanışmıyorum. Farklı şehirlerdeyiz.

Ergenekon patlak vermeden önce, Tuncay Güney diye birinin Toronto sokaklarında "meczubane" gezip tozduğunu işitmiştim. Ama kendi ağzından duymadığım bütün şeyler, birer söylentiydi!

Güney, Ergenekon'la birlikte, gündemden düşmedi. Bir Numara'sı olmasa bile, Ergenekon'un bir numaralısı haline geliverdi. Televizyon ve gazetelere verdiği beyanatlarla Türkiye'de kıyametler kopardı. Kanada'nın emektar gazetecilerinden Hasan Yılmaz'ın dediği gibi, bu saatten sonra, " Ne yapsa satar" oldu.

Kanada medyası da bu hengamede, Güney'i tanımaya çalışıyor, kendisiyle ülkenin önde gelen gazeteleri röportajlar yapıyordu. Globe And Mail'de çıkan bir haberin başlığı aslında, bu büyük muammayı sorguluyordu: "Kim Bu Tuncay Güney?"

Kim biliyordu ki!

İsrail tarafından Kanada'ya uçurulan bir Mossad ajanı mı?

Haham mı?

Eski Ergenekoncu mu?

Araba hırsızı mı?

Yoksa, elindeki karayı sağa sola çalan bir müfteri mi?...

Yine Gazeteci Hasan Yılmaz'ın tabiriyle "Bin yüzlü biri" mi!

Kendisi, Globe muhabirine, "Ülkemde bir devrim ateşi yaktım. Maskeler düştü" diyor.

Sonuçta, bir kesim, Ergenekon'u onun üzerine yıkmaya çalışıyor. Oysa, benim Ergenekon ile şahsi kanaatim: "Ergenekon is much more than Tuncay Guney". But anyway!

Belirttiğim üzre, tanımadığım bir şahıs hakkında, daha başka spekülasyonlar yapmaya gerek yok.

Fakat…

Tuncay Güney gibi birinin, Fethullah Gülen Hocaefendi ile ne gibi bağlantısı olabilirdi ki sorusu arasıra aklıma takılıyordu! Kırk senedir, tüm yaşantısı, fikirleri, faaliyetleri, gözler önünde olan, Anadolu insanının derin sevgi ve saygısına mazhar olmus bir şahsiyetin, böylesi şaibeli bir kişiyle ne işi olabilirdi!

Sadece bu konuyla ilgili, kendisine telefon ettim.

Benim için tam bir malumu ilam olacaktı ama, olsundu. Bazen aynı hakikatin farklı ağızlarca ifadesinde fayda vardı. Nitekim, "Ettekraru ahsen velev kane yüzseksen"di.

Tuncay Güney'e sordum, "Fethullah Gülen Hocaefendi ile herhangi bir irtibatınız oldu mu?"

"Hayır"

"Peki, Gönüllüler Hareketi olarak adlandırılan bu cemaatle bir irtibatınız oldu mu?"

Cevap yine hayır… Hem de defalarca hayır, hayır, hayır…

Tuncay Güney'in bu konuyu izah ederken, dilinde tüy bitmiş.

Birand'ın 32. Gün programında zaten anlattığını, böyle bir ilişki ve iritbatın asla söz konusu olmadığını ifade ettiğini söyledi. "Türkiye'de herkesin aklına eseni söylediğini" belirtti.

Ben, Ergenekon'un diğer mevzularına girmedim. Kendisi de zaten artık röportaj falan vermek istemediğini söyledi. Telefon'da sadece bu konuyu konuştuk.

Çünkü, hala, Güney'in sanki Hocaefendi ile teşrik-i mesaisi olmuş gibi bir hava estiriliyor. Güya, bir dönem Hocaefendi'nin özel kalemi görevini bile yapmış! Pes yahu! Bu adi iftira bile, Fethullah Gülen'i ve Gönüllüler Hareketi'ni zerre kadar tanımadıklarının en büyük itirafıdır!

Ekrem Dumanlı Bey, "Tuncay Güney'i Kendinize Referans Sayıyorsanız" yazısında, aslında Doğan Medyası'na ağzının payını tam vermişti; ama anlayana!

Sözkonusu yazıda geçtiği gibi, "Tuncay Güney üzerinden Fethullah Gülen'e saldırılıyor"du; "hem de acımasızca"...

Hocaefendi ile irtibatının olduğunu hamakatli bir ısrarla ileri sürenlerin en büyük karinesi, Güney'in bir dönem Samanyolu TV'de çalışmış olması.

STV'de çalıştığını, sonrasında kendi tabiriyle "tasfiye edildiğini" görüp de; Güney'in, Milliyet, Akşam vs. gazetelerde de çalıştığını görmezden gelecek kadar mi basiretiniz karardı! Allah aşkına bu kadar mı ayağa düşüldü!

Allah ıslah etsin.