Hocaefendi'de Haram-Helal Hassasiyeti

İslam denince haram helal akla gelir. Haram helal hususunda hassas olmayanların Müslümanlıkları da ona göredir. Kura'n-ı Kerim, hadis-i şerifler, ashab ve sonradan gelenlerin bu konudaki hassasiyeti herkesçe malumdur. Mesele bu kadar zahir ve beyyin olunca Hocaefendi'nin hayatında haram helal hassasiyetini kestirmek çok da zor olmasa gerek. Hocamızı kırk elli yıldır tanıyan Anadolu insanı askerde iken devlete ait hiç bir şeyi kendi adına kullanmadığını, Kestane Pazarında talebelerin yedikleri yemekten yemediğini ve onlara ait eşyayı kullanmadığını bilmektedir.

Şimdilerde de Hocamızın hayatında bırakın değişiklik olmasını haram helal hususunda daha hassaslaştığını söyleyebiliriz. Kendisinden duyduğumuz ve yaşadığımız hadiselerle bu hassasiyetini görmeğe çalışalım:

Hocamız çoğunlukla hayatını geçirdiği, namaz kıldığı, ders ve sohbet ettiği salonun halısının parasını kendi cebinden vermiştir. Zira vakıfa ait bir halı üzerinde namaz kılmayı ve onu kullanmayı mahzurlu görmektedir.

Hocamızın başkasına ait eşyaları kullanma hususunda hassasiyetinin de zirvede olduğunu söyleyebiliriz. Kendisine ait bir koltuğu bir arkadaşına hediye etmişti. Fakat bir vesileyle oraya oturma ihtiyacı hissettiğinde yine o arkadaşından usulünce izin aldığına çok şahit olduk.

Yine kendisine ait salondaki kitapların izinsiz alınmasından duyduğu rahatsızlığının da haram helal konusundaki hassasiyetsizlikten kaynaklandığını çok rahat ifade edebiliriz. Hatta hiç unutmuyorum, bir namaz sonrası salondaki bir kitabın rafta olmadığını gördü. Namazdan sonra bu kitabın nerede olduğunu ve kimin aldığını sordu. Bir abinin aldığı söylenince "şu abi de bu abide alsa izinsiz almışsa haramdır" dedi ve odasına girdi.

Yine unutamadığım bir hadise, bir gün doktordan gelmişti. İçeri girerken ayakları üşümüştür diye bir misafir oradan eline aldığı bir terliği ayağına uzattı. "Bunlar kimin?" diye sordu ve giyemeyeceğini söyledi. Ve orada oturduğu müddetçe ayakları üşüdüğü halde kendi terliği olmadığı için hiçbir terlik giymedi.

Yanına gelip gidenlerin malumu olduğu üzere Hocamız sık sık Kur'an'dan tefe'ül eder. Yine böyle bir gün mutad oturduğu salonun dışında başka bir odada iken bir mushaf istediler. Orada bulunanlar hemen etraftaki mushaflardan birisini kendisine uzatınca bu mushafın kime ait olduğunu sordular. Müspet bir cevap alamayınca mushafa elini vurmaktan istinkaf etti, ta ki başka birisi "bu benim mushafımdır buyurun" diyene kadar.

Hocaefendi kaldığı yerin aylık kirasını ne kadar elektrik yakıyorsa ne kadar su kullanıyorsa bunların parasını fazlasıyla iaşe ile ilgili insana mutlaka her ay verir. Kendi yemeği ile herkesin yediği yemeklerin karışmamasına çok dikkat eder ve karışmıştır mülahazasıyla defalarca iaşe ile ilgili insana para verdiğine şahit olmuşumdur.

Hasılı onun hayatında haram helal hassasiyetinin zirvede olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.