Gülen: "Okullar Benim Değil Milletin"

CHP Denizli milletvekili Mustafa Gazalcı ve arkadaşlarının, Fethullah Gülen'e bağlı olduğunu ileri sürdükleri ve eğitimde devletten sonra en büyük örgütlenme olarak nitelendirdikleri okullar, yurtlar ve dershanelerin, TBMM tarafından araştırılmasını istemeleri üzerine Fethullah Gülen bir açıklama yayınladı.

Açıklamalarının karalanmak istenen eğitim gönüllüleri hesabına bir vefa borcu olduğunu söyleyen Gülen, bu insanların; hiç görmedikleri, gezmedikleri, bilmedikleri eğitim müesseselerine karşı olup, aleyhte yazıp çizdiklerini, zihinlerde tereddütler hasıl etmeye çalıştıklarını belirterek "Okullar bir şahsa ait değildir; bu eğitim müesseseleri bu milletindir" dedi.

"Gönüllüler Hareketi"nin organize faaliyet olmadığını, hiç bir şeyin peşinde olmadığını belirten Fethullah Gülen açıklamalarına şöyle devam etti:

"Bir milletin yüce Meclisini aslı-astarı olmayan, sadece garaz, kin ve nefrete dayanan hilâf-ı vâki isnadlarla oyalayabiliyorlar. Bir meselenin araştırılmasını isterken, çoğu zaman, o meselede olumsuz bir yan bulunduğundan dolayı değil, aslında küfrün imana düşmanlığından ve hazımsızlıktan dolayı, havayı bulandırmak için bunu yapıyorlar. Bazı kimseler, kendileri doğrudan doğruya bir müdahalede bulunamıyor; bağışlayın, karakter bakımından zayıf, alet olmaya açık kimseler buluyor ve menfaat düşkünü, çıkar sevdalısı bu karaktersizliğin çocuklarını kullanıyorlar. Bu türlü çocuk meşrep insanları zaman zaman ortaya çıkarıyor ve tekrar ber tekrar kullanıyorlar. Maalesef, bazı meseleler hakkında sordukları sorulara onlarca defa cevap aldıkları halde yine de iftira etmekten utanmayan, hep aynı şeyleri yazıp duran bir Türkiye pravdası var ülkemizde. Bunlar elli defa tekzib edilirler; iftiralarından dolayı mahkemeler tarafından cezalandırılırlar. Fakat, kaçar, adres değiştirir ve mürekkep balığı gibi izlerini kaybettirirler ama çok geçmeden başka bir yerde zuhur edip iftiralarını tekrarlarlar. Siz kalkıp en son "araştırılsın" dedikleri hususları da açık açık anlatsanız ve devletin yetkili birimleri iddiaların geçersiz olduğunu beyan etse de, onlar çok geçmeden aynı iftiraları bir kere daha ama bu defa başka insanların dilinden ifşâ ederler. "Öncekilerden netice alamadık, bari bunların kafasını bozalım; öbürlerine yaptıramadık, bari bunlara yaptıralım." der ve kendilerine yeni piyonlar bulurlar." "Okulların açıldığı Rusya Federasyonu gibi ülkelerde KGB birikimine sahip istihbarat örgütleri gibi teşkilatların olduğunu; bu örgütlerin, 12 senedir okulları adeta mercek altında tuttuklarını ama menfi bir şey görmedikleri için bu müesseselere dokunmadıklarını" belirten Gülen, Türkiye'den bazılarının el altından o servislere düzmece haberler ulaştırdığını söyledi.

Okullar mevzuunda şüphe duyanların devleti de zan altında bıraktıklarını söyleyen Gülen, bu okulların defaatle normalin çok üstünde teftişler geçirmesine rağmen buralarda hiç bir suça rastlanmadığını, hiç biri hakkında hukuki bir kovuşturma açılmadığını ifade etti.

Gülen açıklamasının devamında "bütün bunlar neticesinde bu müesseselerin temiz olduğu, hukukî çerçeveye uygun olarak faaliyet gösterdiği devlet kayıtlarına defalarca yazılmasına ve bu raporların halen mevcut olmasına rağmen dedikodular bitmemişse bu işte bir kin ve haset var demektir ve bu insafsızlıktır. Hâlâ bir insanın, utanma hissini yitirmişlikle kalkıp bu mevzuuda bir tereddüt ortaya atması ve araştırma istemesi Lenin dünyasında, Stalin ülkesinde dahi olmamış bir şenaattir" dedi.

Gülen, bu okulların maddî kaynakları konusunda şüpheleri olan insanların değirmenin suyunun nereden geldiğini samimi olarak öğrenmek istiyorlarsa, suyu çıktığı yerden itibaren takip etmelerini; kanalında, çarkları döndürdüğü yerde izlemelerini; eğer önyargılı değillerse bir dönemde millete yeniden istiklalini kazandıran güç ne ise, bu eğitim faaliyetlerinin arkasındaki gücün de o olduğunu belirterek "bunlar, İstiklâl Harbi'ndeki fedâkarlığı, bugün bir başka şekilde ortaya koyan milletimizin hizmetleridir ve kaynağı da onların yürekleridir" dedi.

Gülen sözlerini şöyle tamamladı:

"Evet ben, bu müesseselerin bir şahsa ait olmadığını, milletin malı olduğunu, 'değirmenin suyu'nun da Anadolu'nun tertemiz bağrından geldiğini bir kere daha anlatsam da fedakârlığın manasını ve "almadan verme"sini bilmeyenler yine de insanlığa hizmet için fedâkarlık yapma duygusunu idrak edemeyecek, manasız bir kıskançlık, haset ve kinle onu kurutmaya çalışacak ve bundan sonra da tekrar tekrar araştırma önergeleri verecekler."