Fethullah Gülen Hocaefendi: Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor...

Fethullah Gülen Hocaefendi: Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor...

Fethullah Gülen Hocaefendi, New York Times için makale yazdı. Fethullah Gülen, ‘Türkiye'nin erozyona uğrayan demokrasisi’ başlıklı makalesinde yolsuzluk iddiaları ve hükümetin otoriterleşmesi ile ilgili demokratik ifade hakkını kullandıkları için cadı avının kurbanı olduklarını kaydetti.

Fethullah Gülen Hocaefendi makalesinde özetle şunları vurguladı:

Türkiye’nin son birkaç yılda geldiği noktayı görmek beni büyük bir hayal kırıklığına sevk ediyor. Yakın zamana kadar Türkiye, kuvvetler ayrılığı, kadın erkek eşitliği, evrensel insan hakları, hukukun üstünlüğü, gayrimüslim ve Kürt vatandaşlarının haklarına saygılı bir demokrasi olma yolunda, Avrupa Birliği üyeliğine yakışır bir aday olarak Müslüman ülkelerin gıpta ettiği bir ülkeydi.

AKP’nin bu müspet süreci tersine işletmesi ve sivil toplum, medya, yargı ve hür teşebbüse aman vermemesi sebebiyle bu tarihi fırsat kaçırılmış görünüyor.

Baskıcı uygulamalar

Mevcut idareciler, seçimleri kazanmalarına dayanarak mutlak hakimiyet iddiasında gibi görünüyorlar. Fakat seçim zaferleri, Anayasa’yı yok sayma veya muhalifleri sindirmeye cevaz vermez. Her eleştirel sese düşman, hatta daha da vahimi hain muamelesi yapıp ülkeyi totaliter bir rejime doğru sürüklüyorlar.

Bu baskıcı uygulamaların son kurbanları, bazı bağımsız medya kuruluşlarının çalışanları olmuştur. Aralık ayında tutuklanan ülkenin en çok seyredilen kanallarından birinin yöneticisi hâlâ demir parmaklıklar arkasındadır. Yolsuzluk iddialarını araştıran kamu görevlileri de sadece vazifelerini yaptıkları için tutuklanmıştır.

Hukuk İslami değerdir

Türkiye’nin idarecileri Batı’yı kendinden uzaklaştırmakla kalmıyor, ülkeye aynı zamanda Ortadoğu’da itibar kaybettiriyor. Hukukun üstünlüğü ile ferdi hürriyetlere saygı, demokrasinin temel taşları olduğu gibi, Allah’ın bizlere bahşettiği en temel İslami değerlerdendir. Hiçbir siyasi ya da dini liderin bunları insanların elinden alma selahiyeti yoktur.

Yolsuzluklara mazeret

Bir kısım ilahiyatçıların, iktidar partisinin yaptığı zulüm ve karıştığı yolsuzluklara dini mazeretler bulmaya çalışması veya bazılarının da yapılanlara tamamen sessiz kalması üzücüdür. Zulme karşı kendini ifade etmek demokratik bir hak, bir vatandaşlık görevi ve inananlar için dini bir vecibedir.

Demokrasi rafa kaldırıldı

Türkiye, demokrasi ve insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı bir noktaya ulaşmış bulunuyor. Ülkeyi idare edenlerin mevcut otoriter gidişatlarına bir son vermesi duam ve ümidimdir. Geçmişte Türk insanı seçimle gelip de demokratik yoldan sapan idarecileri reddetti. Umarım, ülkemizin geleceğini muhafaza adına vatandaşlarımız hukuki ve demokratik haklarını bir kez daha kullanacaklardır.

Cadı avının kurbanları olduk

İktidarca Hizmet gönüllülerini baskı altına almak için sürekli kullanılan söylem, kendi otoriterliklerini haklı göstermek için bahaneden başka bir şey değildir.

Söylemek hak ve vazifemizdir

Ben de dahil birçok Hizmet gönüllüsü, 2005’te AB ile başlayan üyelik müzakereleri dahil iktidarın birçok politikasını desteklemiştik. Bugünkü tenkidimiz gibi, o zamanki desteğimiz de prensipler ve değerler üzerindendi. Hükümet politikaları hakkında düşüncelerimizi söylemek hak ve vazifemizdir. Yolsuzluklara ve otoriter gidişata dair demokratik şekilde dile getirdiğimiz düşüncelerimiz bizi cadı avının kurbanı yaptı.

Ayrımcılık kabul edilemez

Devlet kuruluşlarında da özel sektörde de Hizmet gönüllüleri vardır. Bu kişilerin kanunlara, çalıştıkları kurumların kurallarına riayet ettiği müddetçe, Hizmet ideallerine duydukları sempati sebebiyle ayrımcılığa tabi tutulması kabul edilemez.