Hürriyet, Rus İstihbaratının Başaramadığını Başardı!
Birçok detayın yanında, ABD ve Türkiye'nin karşı casusluk faaliyetleri de ayrı ayrı dile getirildi. Örneğin Rus silahlarıyla ilgili bilgi almak üzere yakalanan bir CIA ajanının sınırdışı edildiği belirtiliyordu. Patruşev, Türkiye ile ilgili olarak da "Türkiye'den bir tarikatın" Rusya'da kurduğu iki firma ve üç vakıf aracılığıyla faaliyet gösterdiğini, Türk istihbarat servislerinin de bu kuruluşları kullandıklarını iddia etti.
Anadolu Ajansı 15 Ekim saat 12.15'te bu haberi "Rus istihbaratından ABD ve Türkiye'ye suçlama" başlığıyla abonelerine duyurdu. Saatler 15.12'yi gösterirken ilginçlikler dizisi başladı. Ajans bu haberi iptal ederek yeniden 'kurguladı'. Bu defa, Türk istihbaratına yönelik suçlamalar temizlenmiş, Rus istihbaratının 'bazı Türk kuruluşlarını' suçlayan kısımları korunmuştu. 'Resmi' bir haber ajansının yaptığı bu düzeltme bir yere kadar normal karşılanabilir, asıl haberin bir gün sonra Hürriyet gazetesinin sürmanşetindeki şekli büyüleyiciydi. Müthiş bir formülle FSB'nin Türk istihbaratıyla ilişkilendirdiği Türk kuruluşların CIA adına çalıştıkları söyleniyordu. Hürriyet haberini Rus haber ajansı TASS'ın haberinde yer alan "İstihbarat örgütleri 'dini tarikatları' da kullanıyor." ifadesine dayandırdı. Maksat, söz konusu Türk kuruluşların gayri milliliğini ispatlayarak Türkiye'de zora düşürmek olunca, bu muğlak ifadenin ABD'nin dini kuruluşları kullanmasını doğrulayan bir veri olarak kabul edilmesi zor olmadı. FSB'nin açıklamasında bu netlik olmadığı söylendiği halde haberin flaşında ABD istihbaratının Nurcular tarikatını istihbarat faaliyetlerinde kullandığını söylediğini yazdı.
Şimdiye kadar bir delil olmadan suçlamalarda bulunan gazetelerin bile 'atladığı' bu iddiayı, Hürriyet'in 'net bir bilgi' gibi kullanması yayın ilkelerinin ne kadar havada kaldığını belgelemiş oldu. Nitekim haberi veren Cumhuriyet, Milliyet ve Radikal gibi gazeteler böyle alakasız bir ilişki kurmadı.
Hürriyet'in çarpıtma haberiyle ilgili ABD'den alınan sözde doğrulama da ana haberden daha feciydi. İsimsiz uzmanların, CIA'nin Türk vakıflarını kullandığını kabul ettiği belirtilen haberin ilerleyen satırlarında "Fethullahçılar ile CIA arasında bağlantı var mı?" sorusu soruluyor ve "Dolaylı bir ilişki olduğu söylenebilir." deniyor. Büyük ihtimalle muhabirin kafasındaki bir kurgudan ibaret olan bu 'doğrulama' şu izahla destekleniyor: Doğru, çünkü 'Fethullah Gülen tarikatının' ABD'de, okul, kamp ve işyerleri bulunuyor. Bu mantık doğruysa, birilerinin şöyle bir sonuç çıkarmasına kim ne diyebilir: Alman istihbaratıyla Aydın Doğan Grubu'nun ilişkisi vardır; çünkü Doğan'ın bu ülkede güçlü ekonomik ilişkileri ve Frankfurt'ta da bir matbaa tesisi bulunmaktadır.
Suçlanan Türk kuruluşlarının Türkiye lehine lobi yaptıkları Hürriyet dışındaki bütün medyada yer aldı. Galiba, Hürriyet haberinde bu ifadeye, "Türkiye lehine lobi yapan kuruluşlar, ABD istihbaratı tarafından nasıl kullanılır?" kuşkusuna yol açmamak için yer vermemişti.
Geçmişte Kıbrıs gibi konularda gösterdiği milli refleksle bilinen Hürriyet son dönemde bu duyarlılığını kaybediyor mu acaba? Aynı gruptan bir gazeteci geçenlerde Dışişleri'nin basın toplantısını sabote etmişti. Bakanlık Türkiye'de Rusya'nın iddiasının aksine resmi Çeçen görevli olmadığını söylerken, bir Çeçen'e ait Türkiye adresli kartviziti çıkarmış, "Peki bu ne?" demişti. Hürriyet de bu olayı marifet gibi ertesi gün manşetten kullanmıştı. Kıbrıs gibi milli konularda ortaya koyduğu refleksle anılan Hürriyet, bu duyarlılığını mı kaybediyor acaba?
A. Hamit Bilici
- tarihinde hazırlandı.