Tasavvuf Tadında Hüzünlü Gurbet

Usta besteci Ahmet Hatipoğlu, şiirlerinin genel anlamda tasavvuf içerdiğini belirttiği Fethullah Gülen'in şarkı başlığı altında bestelenen güftelerinde bile en az bir noktada tasavvufi içerik söz konusu olduğunu söylüyor.

Her şey iki yıl önce usta bestekar Ahmet Hatipoğlu'na Fethullah Gülen'in şiirlerinin yer aldığı iki ciltlik Kırık Mızrap kitabının hediye edilmesiyle başlıyor. Hatipoğlu, yakından hiç görmediği Gülen'in şiirlerini okumaya başlayınca aynı düşüncenin insanları olduklarını anlıyor. İlk etapta şiirlerden güfteler seçilerek bestelenmesi diye bir niyet olmadığı halde, şiirlere güfte babından bakan besteci birkaç deneme yapıyor.

Hatipoğlu, aslında şiirlerdeki derin manalar sebebiyle, bu işin zor olacağını düşünüyor. Böyle durumlarla karşılaştığı anlarda yaptığı gibi işi dinlenmeye bırakıyor. Sonra rötuşlarıyla birlikte besteler birer ikişer netlik kazanıyor. Gülen'in şiirlerinden 19 eser ortaya çıkıyor. Eserler, biri Ankara'da diğeri İstanbul'da verilen konserlerle halka sunuluyor. Çok beğenilince, bir yıl önceki Ateş-i Bahar albümü piyasaya çıkıyor. Ardından da şu an piyasada olan Hüzünlü Gurbet albümü.

Hatipoğlu'na göre, Gülen'in şiirleri genel anlamda tasavvuf içeriyor. Şarkıya uygun olabilecek güftelerde bile dinî yönler ön plana çıkıyor. "Şarkı başlığı altındaki güftelerde de en az bir noktada tasavvufi içerik söz konusu. Bazı şiirlerde dinî ağırlıktan sıyrılmış olmasına rağmen tasavvufi düşüncenin yansımaları mevcut. Görebilene tabii. "Görmek lazım." diyor, usta besteci.

Bestecinin, güfte ile beste arasında bir uyum, iletişim arama endişesi içinde olması gerektiğini de vurguluyor, Hatipoğlu. Gülen'in şiirlerinden seçtiği güftelerin, güfte-beste münasebeti açısından değerlendirildiğinde, son derece yönlendirici bir etkiye sahip olduğundan bahsediyor. Hatipoğlu, albümdeki naatı bizzat kendisi seslendiriyor. Bu girişiminde eşinin telkinleri etkili oluyor. Ama asıl etken klasik Türk Sanat Musikisi'nde yaşanan tavır ve üslup handikapları sebebiyle duyduğu üzüntü ve eksikliği bir nebze olsun bastırabilmek.

Hüzünlü Gurbet albümündeki iki bestenin sahibi Ertuğrul Erkişi, Gülen'in şiirlerinin insanın gönlüne hitap ettiğini, mutlaka herkesi bir yerinden yakaladığını dile getiriyor. "Zaten biz de kendimizden bir şeyler bulduğumuz için büyük bir zevkle çalıştık." diyen genç besteci, "Bestekarların, sanatçıların gönül dünyası biraz farklıdır. Avare Gönül'ü bestelerken, bana hayatın gerçeğini yani gelip geçici olduğunu anlatması çok etkili oldu. Hüzünlü Gurbet'e gelince; gurbet bize hiç de yabancı olmayan bir olgu. Milletimiz nice badireler atlattı. Savaşlar, gurbetler, şehitler. Hüzünlü Gurbet bestemde biraz Neşet Ertaş kokuyor. Yani Orta Anadolu'nun bozlak havası kokuyor. Kürdi bir türküdür aynı zamanda. Türk Sanat Müziği ile Türk Halk Müziği aynı kökten çıkmaktadır. Sesler, melodiler ve makamlar aynıdır. Bir ailenin kız ve erkek evlatları gibidir." diye konuşuyor. Erkişi, Hüzünlü Gurbet bestesini dört yıl önce yapmış.

Güfteleri Gülen'e; besteleri Hatipoğlu ve Erkişi'ye ait olan Hüzünlü Gurbet albümündeki eserleri seslendiren usta yorumcu Ahmet Özhan, hem güfte, hem de bestelerin had safhada duygu ve manevi hava yüklü olduğunu belirtiyor. "Albümdeki Hüzünlü Gurbet eseri bir defa başlı başına kendi içinde meselesi olan herkesi ilgilendiriyor." tespitini ortaya koyan Özhan, gurbeti şöyle anlatıyor: "Diyebilirim ki, dünyada en çok gurbetçi Türkler içinde vardır. Mesleğim gereği dünyanın her yerini dolaştım. Gittiğim her yerde yoğun Türk nüfusuyla karşılaştım. Gurbet ayrıca, bütün insanlık için anlam taşıyan etkileyici bir olay. Mevlana'da ise bu dünya hayatı zaten tümüyle gurbet."

Acaba Hüzünlü Gurbet ve benzeri çalışmalar Türk Sanat Müziği'nin yeniden dirilmesinde nasıl rol oynar? Özhan bu soruyu, "Türk müziğinin eski günlerine dönebilmesi için bu tür çalışmalar çok önemli. Ama Türkçe diye bir lisanın kalmadığı, gençliğin Avrupalı olma yarışı yaptığı bir atmosferde devede kulak hükmünde. Türk müziğini eski günlerine döndürmek için özel bir kaygı ve gayret gerekiyor." diye cevaplıyor.

Özhan, bir noktada ciddi rahatsızlık duyuyor. Ona göre, medya, Hüzünlü Gurbet kasetindeki besteleri yorumlamasını farklı noktalara çekmek ya da en azından magazin hafifliğine indirgemek istiyor. Rahatsızlığını "Ben işimi yaptım. Güfte, beste ve yorum ayrı ayrı işler. Nazım Hikmet'in bestelenen bir güftesini de okurum." sözleriyle ifade ediyor.

Fon Müzik'in yapımcılığında piyasaya çıkan Hüzünlü Gurbet albümünün müzik yönetmeni Göksel Baktagir de, bu albümde Türk müziğinin elektronik altyapıya gerek duyulmadan iyi icra edilebileceğini ispatladıklarına dikkat çekiyor. Enstrümanlar, eserlerin edebi ve müzikal yapılarıyla da bire bir örtüşüyor.

Albümdeki enstrümanlarını konuşturan saz üstadları alanlarının en iyisi olarak tanınıyor. Eyüp Hamiş ney, Murat Aydemir tanbur, Derya Türkan kemençe, Yurdal Tokcan ud ve cümbüş, Göksel Baktagir kanun ve Emrullah Şengüller viyolonseldeki ustalıklarını bir defa daha sergiliyorlar.

Kimi ilahi kimi ise şarkı formundaki 11 eserin isim ve makamları ise şöyle: Hüzünlü Gurbet, kürdi türkü; Avare Gönül, hüseyni şarkı; Ravza İştiyakı, hicaz şarkı; Ay Yüzlü, nihavend şarkı; Gönlümün Gülü, nihavend ilahî; İnleyen Bir Nâyım, rast ilahî; Hülyalarımdaki Dünya, hüzzam şarkı; Her Şey Sen'den, hüzzam şarkı; Aşılmaz, uşşak ilahi; Millet Ruhu, evc şarkı ve Hüzünlü Gurbet, enstrümantal. (Emin Akdağ)