Fethullah Gülen'in Sosyo-Ekonomik Kalkınma Hakkındaki Görüşleri
Gülen'in Görüşleri İncelenecek
İncelememizin bu bölümünde bir yandan Fethullah Gülen'in ekonomik sorunlar hakkındaki görüşlerine yer verirken, diğer yandan toplumun değişik kesimlerine mensup vatandaşlar tarafından oluşturulan ticari müesseselere ilişkin olarak ortaya atılan iddialara ve bu iddiaların doğru olup-olmadığı ile ilgili yapılan yargılamalar sonucunda ulaşılan kararlara değineceğiz.
Böylece çalışmamızın başından beri takip ettiğimiz, itham edilen isnatlar konusundaki kendi görüş ve faaliyetleriyle; iddialarla ilgili mahkeme kararlarının yorumsuz bir biçimde ortaya konarak, değerlendirmenin okuyucuya bırakılması şeklindeki objektif metodolojiye de sadık kalacağımızı zannediyoruz.
Teklifler Bütün Topluma Yönelik
Bu açıklamalarda dikkat çeken ilk husus, Türkiye'nin ekonomik alanda kalkınması ile ilgili bu düşünceler belirli bir kesime ya da dünya görüşüne mensup kişileri muhatap alarak değil, genel olarak bütün kamuoyuna yönelik biçimde açıklanmaktadır. Bu nedenle bütün toplumu kapsayıcı biçimde ifade edilen herhangi bir ayırım gözetilmeden ileri sürülen ve esas itibarıyla ülke insanını doğruluk, dürüstlük gibi ahlâki normlara bağlı kalarak ve meşru zeminlerde ekonomik faaliyetler göstermesini tavsiye eden bu düşünceler, özel olarak belirli kişilerin belirli siyasi, ideolojik amaçlar güderek bir ekonomik yapılanmaya gidilmesi gibi bir hususu içermemektedir.
Finans ve Medya Kuruluşlarıyla Olan Münasebetin Niteliği
Basın mensuplarınca ise Fethullah Gülen'e bir medya grubuna finans, sigorta vs. gibi ticari şirketlere sahip olduğu yönünde sorulan sorulara karşı, kendisinin herhangi bir malvarlığı olmadığı, sadece ülkenin kalkınması için çeşitli tavsiyelerde bulunduğu yolunda cevaplamıştır. Örneğin; Asya Finans isimli kuruluşla ilgili verdiği cevapların özü şöyledir:
'Asya'ya eğitim yatırımı yapın derken bu mülahazamı şu düşüncelerle besledim; Türkiye'nin nefes boruları olacaktır. Orta Asya ekonomi adına çok rahat soluk alacaktır. Dünya ile rekabet edebiliriz, mülahazalarıyla da, gidin yatırım yapın diyerek, hep teşvik ettim. Türkiye'de finans konularını tesis eden banka türünde şeyler yapın. Bunu değişik yerlerde söylemişim ve birileri kalkmış bir finans kurumu kurmuş. Aslında Türkiye'de zaten bir finans kurumu süreci yaşanıyor. Demek ki ülkemizde buna ihtiyaç var. Müteşebbislerimiz de bu ihtiyaca cevap vermek için düşünürler bunu.
Bu tür kurumları kuranlardan bazıları ara sıra sohbetlerimde bulunmuş kişilerdir. Asya Finans'a himmetlerini yatıran, imkânlarından bir kısmını oraya kanalize eden birkaç yüz insandan ben ancak birkaç tanesini tanırım. Ancak, orada ne tür personel çalışır kimler vardır, kaç yerde şube açmışlardır, işleyişi nasıldır? Bunları bilmem.
Yukarıda belirttiğim genel fikri teşvik dışında, benimle uzaktan yakından alakası yoktur. Meseleyi bana atfedeceklerine oranın bir başkanı vardır. Yüksek İdare Heyeti vardır, çalışanları vardır. Gitsinler onlarla röportaj yapsınlar. Bu işin ne olduğunu görsünler. Amma bana gelince ben ister eğitim seferberliği adına, ister finans kurumu açma adına, ticaret merkezi açma adına, ağzıma fermuar vurulmazsa her platformda bunu dile getirmeye, teşvik etmeye çalışacağım.' [1]
'Zaman, Samanyolu, Aksiyon gibi basın kuruluşları sizi mi temsil ediyor?' şeklindeki sorulara karşı ise, şu cevap verilmiştir: 'Beni temsil etmeleri gibi bir durum yok. Ama herhangi bir vatandaş gibi bu müesseselerin teşkilinde düşüncelerimi ortaya koyma şeklinde bir iştirakim olduğu söylenebilir. Daha ötesinde bir şey söylenemez. Fakat bu müesseselere fikren iştirak etmekle şeref duyduğumu söyleyebilirim' [2]
Fethullah Gülen'in yayınlanmış eserlerinde ve kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, finans, medya vs. gibi kuruluşlarla olan ilgisini bu şekilde izah etmesine karşılık, birtakım basın organlarında onun çok sayıda kuruluşun sahibi olduğu ve bunlar vasıtasıyla Demokrasi ve Cumhuriyet'e karşıt, yasa dışı eylemler gösterdiği iddia edilmiştir.
Orta Asya'ya Açılma
Ticaretin ruhu, doğruluk, güvenlik ve yaşanan çağı idrak etmek olduğunu belirten Gülen [3] ,1995 yılındaki bir toplantıda 'Ticari ve sınai sahada Orta Asya'ya açılma' konusundaki görüşlerini ise şöyle ifade etmiştir:
'Orta Asya'ya açılmada çok geç kaldık. Bunda devlet ve millet olarak hazırlıksız yakalanmamızın payı oldukça büyük. Hele ticari ve sınai yatırım sahalarında, eğitim alanında olduğu kadar bile başarılı olamadık. Hadiseler beklenildiğinin aksine tabii seyri içinde gelişti ve milletçe gereken performansı gösteremedik. Halbuki çeşitli kurullar teşkil edip, Orta Asya'nın ticari ve sınai sahalarla alakalı ihtiyaç haritasını çıkartarak iş adamlarımızı oralara hem de bilinçli olarak teşvik edebilirdik. Yani bir anlamda rehberlik hizmeti verip neticeyi değiştirebilirdik. Gerçi bu mevzuu daha köklü bir şekilde devlet ele almalıydı. Yani enformasyon büroları kurarak, kanuni düzenlemelerde bulunarak, oralara gidip yatırım yapacak iş adamlarımıza kolaylıklar göstermeli, ülkeler arası düzeyde anlaşmalar yapılmalıydı. Ne var ki, bütün bunların yapıldığını söylemek oldukça zor. O halde madem ki devlet çapında bu mes'ele ele alınmıyor, -hepsi elde edilemeyen bir şey bütün bütün terk edilmemeli- düsturunca millet olarak, halk olarak biz bize düşeni yapmalıydık, veya halen daha yapabiliriz. Bu uğurda boşa geçen her saniye, bizim dünyamız adına büyük bir kayıptır' [4]
Yine bir televizyon konuşmasında Gülen dünyanın 'Ticari, siyasi, kültürel vb. alanlarda süratle işlerin büyük ölçülü olmasının geçerli olduğu bir döneme doğru' girdiğine işaret ederken şu önerilerde bulunmuştur: 'Evet, günümüzde ticari hayatla iştigal eden her müteşebbisin, küçük küçük, köşe başlarında yer alan bakkal dükkanlarıyla yarınlara yürünemeyeceğini bilmesi gerekir. Öyleyse, güvenilir ve piyasayı bilen, kabiliyetli, kapasiteli insanların önderliğinde büyük ortaklıkların tesis edilmesi mutlaka gereklidir. Gümrük Birliği'ne girme Orta Asya ülkelerine açılma gibi gelişmelerle Türkiye'nin ufku açılmakta ve ticari hayatta yeni bir dönem başlamaktadır. Bu gelişmelerin ülke ve insanımız adına geniş imkânlar sağlayacağı kanaatindeyim.
Bütün bu fırsatların yerinde ve zamanında değerlendirilmesi için de büyük sermaye ortaklıklarının kurulması, yerinde bazı banka ve finans kurumlarının garantörlüğünde dış dünyaya açılmanın vaktinin gelip geçtiği düşüncesindeyim'. [5]
Ülkenin İmarı ve Ekonomik Kalkınma
Fethullah Gülen'in yalnız eğitim-öğretim konularında değil, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik alandaki kalkınmasına ilişkin olarak da uzunca bir süreden beri çeşitli görüş ve önerilerde bulunmuş olduğu gözlenmektedir.
Örneğin; Sızıntı Dergisi'nin Mart - 1998 tarihli 110. sayısında 'Erozyonlar ve Millet Ruhu' isimli başyazıda Türkiye'nin 'En büyük şehirlerinden, en küçük kasabalara, en küçük kasabalardan da en ücra köylere kadar imar' edilerek, asırların birikimi sosyo-ekonomik meselelere, gelişen dünya koşulları dikkate alınarak ve çağın şartlarının düşünce hayatımıza yeni boyutlar kazandırılması yoluyla çözümler bulunması gereği vurgulanmakta ve aynen şu düşünceler serdedilmektedir:
'Evet, bütün ruh-u canımızla, ülkenin, en münbit ovaları, en bereketli yaylaları ve en feyizli ırmaklarıyla cennetlere çevrilmesini istiyor ve diliyoruz. Modern teknikle ziraata, yeni buudlar kazandırılmalı; yıllardan beri emekleyip duran sanayi inkişaf ettirilip, gelişmiş ülkelerle rekabet edecek seviyeye ulaştırılmalı; el değmemiş yeraltı, yerüstü zenginliklerimiz değerlendirilerek, insanımızın istifadesine sunulmalı; hudut kapılarından dünyanın dört bir yanına ihracat konvoyları akıp gitmeli; ne pahasına olursa olsun, Türk parası dünya borsalarında, bu şanlı milletin şerefine uygun, o mutena yerini almalı ve yıllardan beri sözü edile gelen 'Milletin güçlendirilmesi' ve 'halkın refah seviyesinin yükseltilmesi' gibi vaadler bir an evvel mutlaka gerçekleştirilmelidir.
Ancak, bütün bunlar yapılırken de, millet ruhu kulak ardı edilmemeli; nesillerin kalb ve kafalarını hedef alan bilumum talim ve terbiye müesseselerinin yabancılaşmasına meydan verilmemelidir. Batının ilim ve irfanı, san'at ve tekniği alınıp değerlendirilmeli; ama, millî ruh ve millî düşünce çiğnenmemeli, tarihi seciyemiz yıpratılmamalıdır.' [6]
[2] Eyüp Can: Ufuk Turu, sf.141-142; Özcan Ercan:Fethullah Gülen'le Söyleşi, Milliyet sf.17
[3] Ölçü veya Yoldaki Işıklar -2- Sf.: 57
[4] Fasıldan Fasıla -2- Sf.: 259 - 260
[5] Fethullah Gülen ile Canlı Yayında Gündem, Sf.: 112 - 113
[6] Ayrıca bkz.: Yitirilmiş Cennete Doğru, sayfa 130 - 132
- tarihinde hazırlandı.