Enbiya, 21/98
إِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
"Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler Cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz." (Enbiyâ sûresi, 21/98)
Evvelâ, müşriklerin tapageldikleri şeylerle beraber azaba dûçâr olmaları, azabın içinde onlara, bu akıbete sebebiyet verenlerle beraber bulundurma azabı, atf-ı cürüm ortamını hazırlayıp birbirini suçlama azabı, taptıkları şeylerin aczi ve hiçbir yararları olmama azabı.. gibi pek çok vicdanî ızdırabı birden duyurmak için; hususiyle de burada bu iç içe musibeti hissedebilecekleri uyarmak içindir.
حَصَبُ جَهَنَّمَ "Cehennem'in odunu (yakıtı)" tabiri orada Allah'ı bırakıp tapılan şeylerin burada birer yakıcı maddeye dönüşmesi, o Cehennem ateşinde her şeyin cayır cayır yanabileceğine işaretin yanında, puta tapmanın affedilmez bir yanlışlık olduğunu ifade sadedinde onların ayn-ı azap olduğu vurgulanıp, bu sırnaşık azaptan kurtulamayacakları vurgulanmak istenmiştir.
Tapan, kör, sağır ve kalbsizle, tapılan, âciz, mendebur ve tutarsız cisim yığınlarının aynı şartları paylaşması, aynı akıbete maruz kalması, ilk yaratılışı ve ilk donanımı itibarıyla "ahsen-i takvîm"e mazhar bir eşref-i mahluk için ne acı!
وَرَدَ fiili suyun başına gelmek için kullanılır. Yani bu kelime ellerinde kova, bakraç gibi su kaplarıyla kuyu başlarına giden kimseleri düşündürür. Arap, su ihtiyacını karşılamak için, bu mânâda su başına gideni وَرَدَ fiili ile anlatır. Hâlbuki, fiilin karakteristik kullanılışı ile âyetin muhtevasını karşılaştırdığımızda, o fiilin hiç de bu mânâ için kullanılmamış olduğu hemen anlaşılır. Öyleyse burada bir tehekküm yani istihza ve alay söz konusu demek. Tıpkı فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَل۪يمٍ "Onları elîm bir azapla müjdele."[12] âyetinde olduğu gibi. Evet onlar dünyada ellerinde kovaları, iman adına dolmak ve doldurmak için hakikat-i Muhammediye kaynağına müracaat etmeleri ve o menhel-i azb-i mevruda uğramaları gerekirken bu fırsatı değerlendiremedikleri için, yollar burada onları alıp Cehennem'e taşıdı. Aynı muhtevayı Allah (celle celâluhu) Meryem sûresinde وَاِنْ مِنْكُمْ إِلاَّ وَارِدُهَا "İçinizde oraya (Cehennem'e) uğramayacak kimse yoktur."[13] âyetinde de ifade buyurur. İşte böyle bir noktada وَرَدَ kelimesinin zikredilmesi, onlar için azbin azaba inkılâbını ifade açısından ne büyük bir fırsatı kaçırdıklarını, sinelerde hasret sesi veren bir kelime ile ifadesi gayet ciddî bir teessür ve tahassür içindir.
Âyetin başında da onların -ihtimal- bir zanlarına cevap vermektedir. إِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ "Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler Cehennem yakıtısınız." diyerek, belki onlar Cehennem'in kendilerini yakmayacağını düşünüyorlardı. İşte buna da "Siz, sizi yakacak ateşe nispetle odun gibisiniz." buyurarak, onlara gerekli dersi vermekte ve hasretlerini ikiye katlamaktadır.
[12] Âl-i İmrân sûresi, 3/21; Tevbe sûresi 9/34; İnşikak sûresi 84/24.
[13] Meryem sûresi, 19/71.
- tarihinde hazırlandı.