Fikir çilesi
Soru: Efendim, çileyi anlatırken fikir çilesini zirveye koyuyor ve en büyük çilenin o olduğunu ifade ediyorsunuz. Fikir çilesini nasıl anlamalıyız?
Cevap: Evet, davâ-yı nübüvvetin vârisleri için çile, halk içinde Hak’la beraber olma; İslâmî duygu, düşünce ve tavırlarıyla çevresinde ibadet iştiyakı uyarma; açıktan açığa dini en iyi şekilde temsil ederek, başkalarında da dinî hisleri harekete geçirme ve herkeste inanma duygularını geliştirme gayretinde bulunmaktır. Böyle bir yol, aynı zamanda sahabi mesleğidir.
Bize göre çile, ömrümüzü başkalarının elem ve lezzetlerine bağlayıp, tamamen onlar için yaşamanın adı ve ulülazmâne diğergâmlığın da başka bir unvanıdır ki, biz ancak bu şekilde Cenâb-ı Hakk’ın rızasına erebileceğimizi düşünürüz. Evet, çile, hakikat erinin, alâkadar olduğu daire içinde nereye ateş düşerse düşsün, yangını kendi sînesinde hissetmesi; maddî-mânevî her mustaribin ıstırabını rûhunda duyması; “Istırabı çekmeyen bilmez” şeklindeki bencilce mülâhazaya karşılık, uzak ve yakın çevrede yaşanan elem ve acıların hepsini kendi yaşıyormuşçasına hissetmesi demektir.
Mürekkebi ve muk’abıyla değişik çilelerden bahsedilebilir. Fakat çile ve ıstırabın en büyüğü fikir çilesi ve ıstırabıdır. Fikir çilesi; düşünmek, düşündürmek ve varlık bilmecesinin sırrını çözmeye çalışmak, en zor meseleler karşısında dahi pes etmeden sürekli uğraşmak demektir. Fikir çilesinin en engin yönünü ise düşünceyi vahyin semeresiyle buluşturmaya çalışmak, sonra da bu büyük terkibi, aç ve susuz gönüllerin hazmedebilecekleri şekilde onlara da duyurup tattırmak ve bıkıp usanmadan bunu tekrar edip durmaktır.
Evet, fikir çilesinin yiğitleri, ıstırap süvarileri, sürekli vahyin semeresiyle insan aklının ürünlerini buluşturma gayretindedirler.
- tarihinde hazırlandı.