İslâm’ı doğru anlama
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, toplum tabakalarının hemen her kesiminden İslâm’a olan teveccüh artmaktadır. İslâm’ı seçenler arasında entelektüel mânâda, okumuş aydın kesim ise ilk sırayı almaktadır. Tabiî mesleklerinde zirve sayılan bu insanların birden “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” demeleri, çevrede büyük bir yankı uyarıp, İslâm’a katılımları hızlandırmaktadır. Bu aslında, hem onlar adına hem de İslâm adına sevindirici bir husustur.
Ne var ki, bu popüler insanlar bulundukları camia ile münasebetlerini devam ettirip seviyeli bir temsille İslâm’ı anlatma yerine, bazıları itibarıyla, –günümüzde kullanılan tabirle– radikal mânâda bir kısım davranışlara girerek çevrelerinin tepkilerini çekebiliyorlar. Dolayısıyla, dünyaca meşhur olsalar bile bu insanlar, fundamentalist, bağnaz, fanatik gibi yakıştırmalara maruz kalabiliyorlar. Meselâ bunlardan bazıları Efendimiz’in, “(Bir yerde) beş,[1](başka bir yerde) on şey[2]fıtrattandır; bıyığı kesip sakalı uzatmak, koltuk ve etek tıraşı olmak, tırnak kesmek, sünnet olmak vs.”[3] şeklinde bir çizgi üzerinde ifade buyurduğu şeyleri birinci mesele hâline getiriyor ve İslâm’ın “olmazsa olmaz” şartı gibi algılıyorlar. Böylece İslâm’ın özü ve ruhunun kavranmasını zorlaştırıyorlar.
Bu tarz düşünce, kat’iyen zikri geçen şeyleri hafife alma, küçümseme demek değildir. Bunlar ulema ve fukahanın beyanına göre, Peygamber Efendimiz’in âdetlerindendir. Namazdaki kılık‑kıyafetle ilgili şeyler bile en katı fıkıh âlimlerine göre o işin âdâbından kabul edilmiştir. Şayet bu insanlar, böyle davranışlarla toplumdan kendilerini tecrit etmeselerdi, etrafındaki kitlelere daha değişik şeyler anlatma imkânını bulup daha müessir olabilirlerdi kanaatindeyim...
- tarihinde hazırlandı.