Mesele 'paralel yapı' değil, hizmet hareketini topyekûn bitirme operasyonu

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın geçtiğimiz gün yaptığı "fetret devri istiyorlar" türünden sözünü hatırlatan Zaman Gazetesi yazarı M. Nedim Hazar, "Meselenin 'paralel yapı' değil, sivil bir hareketi topyekûn bitirme operasyonu olduğu artık herkesin malumu" ifadesini kullandı.

Nedim Hazar yazının devamında ise şu soruları yöneltti: "Aylardır çiğnenip duran 'paralel' sakızı her türlü fenalığa göz yummanın gerekçesi olabilir mi? Banka batırmaktan medya sindirmeye, okulları kapatmaktan teşvik ayrımcılığına kadar her gün yaşanan onlarca haksızlık ve insafsızlık vicdanlı insanları rahatsız etmez mi?"

M. Nedim Hazar'ın " Vicdan ve Ada" başlıklı köşe yazısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın geçtiğimiz gün yaptığı konuşma gerçekliğin farklı olarak algılanması bir yana, siyasetin hakikati ne derece büküp, kendi mantık kaidelerine oturtmaya çalıştığının da ibretli bir belgesi olarak tarihe geçti. En basitinden özel okul teşviklerinde yapılan ve hakkaniyetle uzaktan yakından ilgisi olmayan, vicdanları yaralayan ayrımcılık daha taze iken, Arınç'ın, "Yaptığımız şey bir Gestapoculuk değildir, hukuk içinde hareket edeceğiz. Bütün mücadelemiz hukuk içerisinde olacak." demesi, kusura bakmasın ama havada kalıyor.

Geçmişte bahsini ettiği okullar hakkında yaptığı konuşmaları hatırlatan Arınç'ın, bugün bu okullara reva görülen zulümleri ve gizli açık yapılanları bilmemesi sanırım mümkün değil. Meselenin 'paralel yapı' değil, sivil bir hareketi topyekûn bitirme operasyonu olduğu artık herkesin malumu. Bunu "fetret devri istiyorlar" türünden siyasi mülahazalarla yapılan açıklamalarla izah etmek mızrağı çuvala sığdırmıyor maalesef.

Hiçbir fenalık yapılamasa dahi, ortasından yol geçirilen, olmadı tablalarına göz dikilen eğitim kurumlarına yapılan haksızlıkların 'saflık'la hele hele hak ve hukuk ile izahı mümkün olamıyor.

Kaldı ki, hukuk sanırım darbe dönemlerinde bile bu kadar yara almamıştı sevgili okur. 'Hükümete darbe' gibi ciddi bir davanın iddianamesi hepi/topu üç sayfa mı olur?

Sayın Arınç'ın haklı olduğu tek husus var. Hukuk devletinde hiçbir paralel yapılanmaya izin verilmemeli. Üzerine gidilmeli, sorumlular bulunup hesap sorulmalı. Kesinlikle haklıdır. Ancak eksiktir. Böyle bir iddiayla yola çıkıp, tarihin en büyük memur kıyımını yapmak da insaf sınırları dâhilinde midir? Fişlemeden en çok Arınç ve yol arkadaşları çekmiştir. Sanırım, şu anda ülke genelinde bütün işlerin fişleme, yaftalamayla yürüdüğünü bilmiyor Sayın Hükümet Sözcüsü.

Gece gündüz yapılan yayınlarla halkın bir kesiminin nasıl şeytanlaştırıldığına vicdanı el veriyor diyelim, Anadolu'nun samimi insanlarının sırf bir siyasi partiye sempati duymuyor diye üzerine nasıl çullanıldığını, müfettişler salındığını, açıklarının özenle arandığını, olmadı ayrımcılığa tabi tutulduklarından da habersiz sanırım.

Samimiyetle söyleyeyim ki; biz Bülent Arınç'ı siyasetin vicdanı olarak bildik yıllar yılı. Özellikle 28 Şubat'taki nefes kesen baskı ve sindirmeler dönemindeki vicdanlı çıkışları hâlâ hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır. Bakkalın, kebapçının 'irticacı' diye fişlenip ötekileştirildiği dönemlerde uzatılan mikrofona 'madem öyle hepimizi bir adaya doldurun orada yaşayalım' dediğini dün gibi hatırlıyorum. Şimdi aynı insafsızlığı bizzat yapan tarafta olmak Arınç'ın vicdanını hiç mi rahatsız etmez, bilmek isterim şahsen!

Doğrudur, varsa 'çete' yapılanması içinde olanlar tespit edilip kesinlikle hesap sorulsun. Ama fişleyenlere de hesap sorulmalı bile en azından bir cümle edilmesini beklemek hakkı değil mi bu milletin? Aylardır çiğnenip duran 'paralel' sakızı her türlü fenalığa göz yummanın gerekçesi olabilir mi? Banka batırmaktan medya sindirmeye, okulları kapatmaktan teşvik ayrımcılığına kadar her gün yaşanan onlarca haksızlık ve insafsızlık vicdanlı insanları rahatsız etmez mi?

Her şeyi bir kenara bırakıp, Malatya'daki bir okulun müdürü olan Zeki Göçer'in şu sorusuna cevap verecek vicdanlı biri çıkar mı: "1 Eylül'de teşvikten faydalanan okulların listesi açıklandığında Malatya'daki tüm özel okulların kapsam içinde olduğunu görmüştük. 4 Eylül'e gelindiğinde sadece kurumumuza ait okulların listeden çıkarıldığını gördük. Ben şimdi '1 Eylül'de nasıl ve hangi kriterlere göre listeye girdik. 4 Eylül'de neden çıkarıldık?' diye soruyorum." Galiba gerçekten birileri safmış ama...

Adalardan birinin adını 'Paralel' koyup insanları oraya mı yollamak lazım acaba?

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/mahmut-nedim-hazar/vicdan-ve-ada_2242580.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.