Hz. İbrahim’in duası!

“Hani İbrahim: “Rabbim, bu şehri güvenlikli yer kıl ve halkından Allah’a ve âhiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır” demişti de (Allah: “Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o demişti.” (2/Bakara, 126.)

Mekke ziraate elverişli olmayan, volkanik kaya yapısı ve sert özelliğiyle öne çıkan bir bölgedir. Hz. İbrahim, başlangıçta eşi Hacer ve oğlu İsmail’i böyle bir yere yerleştirdi, daha doğrusu bırakıp Filistin’e döndü. Tevrat’ta Hz. İbrahim’in Hacer ve oğlu İsmail’i bıraktığı yerin “Birşebe kırları” olduğu belirtilir (Tekvin, xii, 14). Burası Filistin’in en güney ucu olup Eski Yahudilere göre Hicaz bölgesini de içine almaktadır. Hz. İsmail, burada Kahtanlılar’dan Curhumiler arasında yetişti, onlardan bir kızla evlendi. Dolayısıyla aslında Hz. İsmail sonradan Araplaşmış bir müsta’rabe Arap’ı olup aslı itibariyle Sami’dir.

Hz. İbrahim, Rabbine dua edip bu bölgenin rızıklandırılmasını, insanların gönüllerinin buraya meylettirilmesini istedi (14/İbrahim, 37.) Nitekim zamanla insanların akın akın gelip toplandığı yer oldu. Eğer burası rızık bakımından elverişli bir yer olmasaydı, insanların buraya gelmesi, yerleşmesi mümkün olmazdı. Hz. İbrahim, dikkat çekici biçimde önce güvenlik, sonra rızık istemiştir (14/İbrahim, 35.) Ancak bir hadis-i şerifte, Mekke’nin ezelden “güvenli” olduğu belirtilmektedir: “Allah, gökleri ve yeri yarattığı gün haram kılmıştır” (Nesai, menasik, 2/203.) Mekke’nin hürmetine, ezelde karar verilmiş, insanların buna saygı gösterip riayet etmesi gerekir, tevhid inancının büyük peygamberi de bunu teyiden dile getirmektedir.

Burada İbrahim’in bir başka duasıyla karşılaşıyoruz. O da, güvenli olmasını istediği bu şehirde sadece inananların rızıklandırılmasını istemesidir. Ancak Yüce Allah “Sadece inananları değil, inkâr edeni de az bir süre yararlandırırım” buyurmaktadır. Bu, inanmayan insanların açlıkla terbiye edilmeyeceklerini veya cezalandırılmayacaklarına işaret eden önemli bir ayrıntıdır. Bazı bilginler savaş halinde bile, düşman bir şehrin insanlarının, özellikle çocuk, yaşlı ve kadınların açlığa mahkûm edilmeyeceklerini söylemektedirler. Günümüzde gücü yeten devletler, düşman ilan ettikleri ülkelere ekonomik ambargolar uygulayarak halkın açlıktan kırılmasına, ilaçsızlıktan ölmesine sebep olmaktadırlar. Büyük güçler bir ülkeye veya bir lidere karşı kesin tavır almaya başladıklarında ilk başvurdukları cezalandırma yolu o ülkeye ambargo uygulamaktır. Özellikle gıda ve ilaç üzerine konan ve yıllarca süren ambargolar sonuç itibariyle halkın açlıktan ve hastalıklardan kırılmasına sebebiyet vermektedir. Siyasiler de iktidarı ele geçirdiklerinde rakiplerinin işlerine son vermekte, geçim kaynaklarını kurutmakta, böylelikle muhaliflerini susturma ve cezalandırma yolunu tutmaktadırlar.

Allah kimseyi açlıkla cezalandırmaz, mü’minlere olduğu gibi inkârcılara da az bir süre rızık verir sonra azaba uğratır. Yeryüzünde açlık tehlikesi varsa ve her sene milyonlarca insan açlıktan kırılıyorsa, bu, Allah’ın insanların tamamı için yarattığı rızık kaynaklarına merhametsiz güçlerin el koyması, kaynakları yağmalaması ve elbette adil olmayan gelir bölüşümünün siyasi ve askeri güç sahipleri eliyle sürdürülmesi sonucudur (bkz. 77/Mürselat, 46).

Mü’minler Allah’ın kendilerine verdiği rızık için şükretmeleri ve muhtaç olanlara infak etmeleri gerekir. Belli bir gelire sahip olmaları onları yanıltmamalı. Düşünecek olurlarsa, kendilerine dünyada verilen rızkın az bir süreliğine mahsus olduğunu –ölümle rızık da kesilir- ve ahirette vaadedilen rızıkla mukayese edildiğinde kalite bakımından daha düşük olduğunu anlayacaklardır. İktidarlar da bundan ders çıkarmalı; muhaliflerinin geçim yollarını tahrip etmekten, onları ve yakınlarını işten çıkarmakla tehdit etmekten, kamu kaynaklarını ve imkânlarını sadece kendi yandaşlarına kullandırmaktan kaçınmalıdırlar. Müslümanlar dinlerinin hükümlerine riayet edebilse hangi din, mezhep, cemaat ve muhalif gruptan olursa olsun, Müslümanların iktidarında hiç kimse aç kalacağım, işimi kaybedeceğim diye endişe etmez.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/hz-ibrahimin-duasi_2243791.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.