İzzeddin Şâdan ve Fethullah Gülen
11 Eylül Perşembe târihli 'Taraf'da Ahmet Altan, 'asker millet' olmakla pek övünmemize rağmen aslında çok kötü asker olduğumuzu, çünki askerliğin 'temel şartı' olan disiplinden nasîbimizi hiç alamamış bulunduğumuza dikkati çekdi. Tâ Yeniçerilerden bu yana mütemâdiyen darbe yapan bir ordunun 'iyi' olduğu söylenemezdi. 'Yeniçerilerin zorbalıkları o kadar dayanılmaz hâle geldi ki yeni bir ordu kurup eski ordunun bütün askerlerini kestik. Cumhuriyet târihimiz darbelerden muhtıralardan geçilmiyor. (./.) Kaç kişi Kıbrıs'ta dünyânın en küçük ordusu karşısında ne kadar zorlandığımızı biliyor?' vs. şeklinde devâm ediyor yazı. Tamâmı son derece şâyân-ı dikkat olan bu metni indirip okumanızı tavsiye ederim ama benim meselem başka bir husus:
Türk Ordusu her zaman o kadar kötü ve isyancı mıydı, hep gırtlağına kadar politikaya bulanmış mıydı pek emin değilim. Muhtemelen iyi olduğu eski yüzyıllar da vardı ama son 250 yıllık yozlaşma prosedürü ile toplumun her yanını saran genel çürümeden o da payını aldı. Bilmiyorum, uzmanlar elbet birgün bunu da inceleyeceklerdir. Üniversitelerimiz kendi Kemalist yobazlıklarından arınıp gerçek bilim çalışmalarına yöneldikleri zaman muhtemelen...
Ama bu yazı beni onyıllar öncesine savuruverdi bir anda...
Babamın Dr. İzzeddin Şâdan adlı çok samîmî bir arkadaşı vardı. Bâzen öğle yemeğine gelir ikindiye kadar kalır, bâzen ikidiyin uğrar akşamüzeri ayrılırdı. Gördüğüm ilk enfiye çeken insan oydu. O bembeyaz keten mendillerine nasıl burnunu sildiğine hep belirli bir 'fascination' ile bakardım, âdetâ büyülenmişçesine...
Ama asıl büyülenmiş gibi Babamla sohbetlerine kulak verirdim. Çok gençdim o 1950 başlarında, ne dediğini her zaman tam olarak anlamazdım ama yine de sürükleyici şeyler anlatırdı. Babam ona 'Deli Doktor' derdi. 'İnkılâb Nevrozu' ana başlığı altında ve çoğu kez basın savcılarıyla başını belâya sokan metinler kaleme alırdı. Ona niçin 'Deli Doktor' diye hitâb etdiğini sorduğum zaman Babam şu cevâbı vermişdi: 'O bizim aramızda bir şakadır. İzzeddin Şâdan çok âlim adamdır. Freud Ekolü'nün (psikanalizin, Y.A.) Türkiye'deki en önemli temsilcisidir.' Tabii sonra üstünkörü Freud'un kim olduğunu da anlatmışdı ama pek anlamamışdım.
Ahmet Altan'ın yazısı bana İzzeddin Şâdan'ın bir teorisini anımsatdı. Ona göre Türklerin târih boyunca pek çok muhârebeye girip son derece geniş arâzîler üzerine yayılmış devletler kurmalarına sebeb cesâretleri değil korkaklıklarıydı. Zîrâ Türkler bir bozkır kavmiydiler. Bozkırlar ise alabildiğine ve apaçık uzanan toprak parçalarıydı ve her türlü taarruza karşı savunmasızdı. İşte Türkler başkaları kendilerini ketempereye getirmesin endîşesiyle binlerce yıldır hep 'baskın basanındır' kuralını uygulamışlardı. Cengâverliklerinin ve fâtih millet olmalarının sırrı burada yatıyordu.
Ben 'Deli Doktor'un yalancısıyım...
Fethullah Gülen
Okullar açıldı açılıyor ya yine 'modern ve de ziyâdesiyle laik' yurddaşlarımda bir telâş, bir telâş! Tarîkat okulları!!! Tarîkatlerin ne kadar tehlikeli, mendebur ve cenâbet şeyler olduğunu sık sık, her konuda değerli fikirleriyle bizleri, askerî konular hâriç her konuda irşâd eden kumandanlarımız da be-tahsis vurguluyorlar. Ben şahsen tarîkat okullarının iyi mi yoksa kötü mü olduğu meselesinden önce başka bir şey öğrenmek isterdim:
Fethullah Gülen'in okulları birtakım 'hâinâne emeller'e ulaşmak uğruna kurulmuş fesad yuvaları. Yâni tarîkatçilik kahrolasıca bir şey. Peki de Saint Benoît, Saint Joseph, Saint Georg, Sainte Pulcherie, Notre Dame de Sion gibi yüzer küsur yıldır bu memleketde 'icrâ-yı san'at' eyleyen ve oğullarınızı, kızlarınızı kaydetdirmek uğruna nesillerdir her türlü şaklabanlığa katlandığınız okullar tarîkat okulu değil mi?
Ben ki çok kalender-meşrebâne bakmazsanız Müslüman bile sayılmam. Ne namaz kılarım ne oruç tutarım. Ama neden benim bile tepemi atdırarak riyâkârlık ediyorsunuz? Tarîkat Hıristiyan tarîkati olunca iyi de sırf Müslüman tarîkati olunca mı kötü?
André Maurois (1885-1967) der ki 'Le vingt et unième Siècle sera religieux ou il ne sera pas.' (Yirmibirinci Yüzyıl ya dînî olacak ya da (hiç) olmayacak.)
Hoşumuza gitse de gitmese de durum böyle.
- tarihinde hazırlandı.