Özel İnsan, Özel Dâvâ, "Gizli Beraat"

Hocaefendi'nin (Fethullah Gülen) "özel bir insan" olduğunda hem dostları hem de düşmanları hemfikir. Hakkında yıllar önce açılan dava da zaten bir nevi "özel bir dava" niteliğini taşıyordu. Mahkemeden bu konuda dün çıkan kararda bu çizgiye uygun "Özel bir karar" oldu.

Dikkat edilirse mahkeme "Fethullah Gülen suçludur veya suçsuzdur" diye bir karara varmadan "erteleme" yaptı. Halbuki mahkumiyet kararı vererek de bu cezayı erteleyebilirdi. Yani "Fethullah Gülen suçlu bulundu. Şu kadar yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ama, cezası Meclis'in kabul ettiği af kanunu kapsamına girdiği için ertelendi." diyebilirdi. Ertelemenin asıl mantığı budur. Yoksa hiçbir karar vermeden ertelemek, aslında "gizli bir beraat" kararıdır.

Çünkü mahkeme hiçbir delile ulaşamadı. Dava zaten zorlama bir davaydı. Bir anlamda Fethullah Gülen ile problemi olanlar bu işi DGM'ye havale ettiler. "Bu işi DGM çözümlesin" dediler. Ancak DGM böyle tarihi bir yanlışa alet olmadı. Hiçbir delili olmayan bir davada mahkumiyet kararı vermedi!

Ankara kulislerinde, Hocaefendi için mahkumiyet kararı çıkması beklentisinde olanlar, böyle bir kararın kamu vicdanını nasıl yaralayacağını bildiklerinden, yumuşak bir formülü dile getiriyorlardı: "Zaten 65 yaşında ve hasta. Cumhurbaşkanı cezasını affeder böylece hapishaneye girmez". Ancak Hocaefendi'yi tanıyan herkes çok iyi bilir ki, böyle bir karar çıksaydı, Hocaefendi affedilmesi için Cumhurbaşkanı'na kesinlikle başvurmazdı. Çünkü tanıdığım kadarıyla Hoca Efendi Allah'tan başka kimseden af dilemeyi zül sayar.

Elbette açık bir beraat kararı çok daha şık olurdu. Ancak, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin dünkü kararı da bir beraat kararı niteliğindedir. Hocaefendi aklanmıştır. Onunla hesabı olanların bundan böyle, çok daha yüreklice ortaya çıkması, ve DGM'leri amaçlarına alet etmeye kalkışmaması gerekir.