Biri Diğerinin Gerekçesi
Londra'daki patlamaların dumanı dağılmadan Mısır'da patlamalar oldu, yine onlarca insan hayatını kaybetti. Önümüzdeki günlerde bu tür olaylarda bir artış olacağı beklentisi içinde olabiliriz. George W. Bush'un, Amerika Devletleri Örgütü'nde yaptığı konuşma son dört yılda söylediklerinin mili milimine bir tekrarı oldu: "Teröristler evrensel özgürlüklerin savunması konusunu anlamıyorlar... Halen savaştayız...
Teröristler nefret ideolojisini yayan soğukkanlı katillerdir. Soğukkanlılıkla öldürdükleri zaman bizim irademizi kırmaya çalışıyorlar. Denizaşırı bulundukları yerlerde onları bulacağız ki evlerimizde değil orada onlarla savaşalım."
Yeni uluslararası kargaşa ve trajedinin ipuçları bu konuşmanın satır aralarında yatmaktadır. Bazıları yeni hegemonik düzenin bu yolla kurulmakta olduğunu düşünüyor. Benim kanaatime göre yeni dönemde söz konusu olan, uluslararası kargaşa ve trajedi olacaktır. Bunun ne anlama geldiğine biraz sonra değineceğiz.
Her terör eyleminden sonra şu sesler yükselmektedir: 1) Bu, radikal Müslümanların yaptığı terördür. 2) Müslümanlar kuvvetli bir şekilde teröristlerle aralarında mesafe koymalı, en yüksek perdeden terörü tel'in ettiklerini belirtmeliler. 3) Hiçbir şekilde terörle bağlantılı olarak "ama, fakat, ancak vb." sözcükleri kullanmamalılar.
İslam dünyasının alimleri, kanaat önderleri, yazar ve liderleri bunları neredeyse harfi harfine yerine getiriyorlar. Birkaç örnek verelim: Yaşayan büyük bilginlerden Yusuf Kardavi, El Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi, Lübnan Şiilerinin önde gelen lideri Muhammed Hüseyin Fadlallah, Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi, Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Abdullah bin Muhammed Ali Şeyh, yazar Muhammed es Safir, Dr. Abdulmuti Beyumi, terör saldırılarını kesin bir dille kınadılar ve İslamî bakımdan bunların meşru olmadıklarını belirttiler. (Yeni Şafak, 14 Temmuz 2005) Türkiye'de Fethullah Hocaefendi'nin terörle ilgili tutumu herkesçe biliniyor, patlamalardan sonra açık bir dille tepkisini belli etti. Londra'daki saldırılardan sonra İngiltere'de yaşayan 512 imam bir araya gelerek intihar eylemlerini yasaklayan fetva yayınladı ve 22 Temmuz Cuma günü bu çerçevede hutbe okutulmasına karar verdi.
Sünni-Şii belli başlı bilgin ve kanaat önderinin terör eylemlerini kınamaları neden yeterli bulunmuyor ve her olaydan sonra İslam ve Müslümanlar sorumlu tutulup tekrar başlangıç noktasına dönülüyor? Bu sorunun cevabı önemlidir.
Şimdi yukarıda alıntıladığımız Bush'un konuşmasına dönelim: 11 Eylül'den sonra terörü uluslararası toplumun gündemine sokan ABD'nin ve İngiltere'nin, bundan askerî, politik ve maddi çıkar sağladığında hiç kuşku yok. Daha geri noktada önemli kazançlardan biri İsrail'in payına düştü. ABD, teröristleri kendi evlerinde vurmak için bulunduklarını iddia ettiği ülkeleri işgal ediyor, kullandığı ileri teknoloji ürünü silahlarla kendisi de on binlerce sivilin ölümüne sebep oluyor. ABD ve İngiltere'ye göre "kabul edilebilir sivil zayiat" olur, bu kaçınılmazdır. Terör örgütlerine göre de "düzenledikleri saldırılarda ister istemez siviller zarar görür".
Kitle imha silahı ve teröre destek gerekçeleri, şimdi yerlerini doğrudan terör yuvalarını dağıtmak veya teröristleri evlerinde vurmaya bıraktı. Terörün olduğu her yeri işgal etmek "meşru bir gerekçe" oldu. Bu demektir ki, bundan sonraki zamanda toprak işgali, hegemonya savaşı ve kaynakların kontrolünün gerekçesi terör olacaktır.
Terör örgütleri de mukabele-i bilmisilde bulunduklarını öne sürüp büyük metropollerin kalbinde bombalarını patlatıyorlar. Yani Amerika, İngiltere ve müttefikleri terör örgütlerini dağıtmak için ülke işgal ediyor, ülke işgalini gerekçe gösteren örgütler de bu ülkelerin yerleşim merkezlerini havaya uçuruyor. Bu, dünyanın çok yeni ve son derece ilginç bir döneme girdiğinin göstergesidir.
- tarihinde hazırlandı.