Biz Neden Diyalogdan Yanayız?
Efendim malumunuz, biz Müslümanlar semavi kitaplara inanmışlara ehli kitap diyoruz. Ehli kitap olunca bakışımız değişiyor, onları ateistler, dinsizler gibi görmüyor. Allah'a inanmış din mensubu olarak bakıyoruz.
Bu sebeple, ehli kitabın kestiğini yiyoruz, kızını nikahla alıp evimizde çocuklarımızın anası olarak da koruyoruz.
Demek ki ehli kitapla Müslüman arasında böyle bir yakınlık vardır. Diyalog içinde olmak, Allah'a inanmışlar olarak ittifaklar yapmak kabildir.
Nitekim bu konuda Bediüzzaman Hazretleri'nin düşündüren izahları vardır. Diyor ki:
-Hadis-i Sahihle, ahir zamanda İsevilerin hakiki dindarları ehli Kur'an ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi, şu zamanda dahi ehli diyanet ve ehli hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimi ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakiki dindar ruhanileriyle dahi medarı ihtilaf noktaları muvakkaten medarı münakaşa ve niza etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz! dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar..."
Bu sebeple (mütecaviz! dinsizlere) karşı ehli kitapla diyalog içinde olma gereği duyduğumuz gibi, bir diğer açıdan da bu gereği duymaktayız. şöyle ki: İslam onlara tutucu, bağnaz, çağın gereklerine karşı olan terörizme destek veren, kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan bir din olarak takdim ediliyor.
İslam'ın böyle olmadığını, tam aksine barışçı, çağdaş ortak değerler etrafında anlaşmacı bir din olduğunu göstermemiz de böyle bir diyalogla mümkün görünüyor.
Bütün bunlardan çıkan sonuç açıktır.
Müslümanlar ehli kitapla, yani Hıristiyan'la, Yahudi'yle, daha umumi ve sağlam bir tarifle (mütecaviz olmayan) herkesle barış sağlayabilir, anlaşmaya yönelebilir.
Demek oluyor ki, bizler barıştan yanayız, anlaşmaya tarafız. Kutuplaşmadan, düşmanlıktan, savaştan yana değiliz. Karşılıklı saygıya dayanan her türlü iyilik inşasına hazırız. böyle bir yakınlaşmada dini açıdan bir endişemiz de olmaz. Çünkü bizim inancımızda Hazret-i İsa ve Hazret-i Musa kitaplarıyla mevcuttur. Dolayısıyla bize benimsetecekleri yeni bir dini değer mevcut değildir. Eksiğimiz yoktur çünkü. Belki onların eksiğinin olduğu meydana çıkabilir. Kendi inançlarını inkar etmeden eksiklerini ikmal etme gereği duyup Peygamberimizi kabul etme hissine girebilirler.
Bize düşen, bu konuda tutum ve tavırlarımızla onlara örneklik etmek evrensel İslam'ı sınırlayacak yanlışlıklardan uzak kalmak. İşte bizim ehli kitap olan Hıristiyan ve Yahudilere bakışımız, hatta (mütecaviz olmayan dinsizlere) karşı tavrımız budur. Bediüzzaman'ın birlik isteği de (mütecaviz dinsizlere karşı) olmakta, mütecaviz olmayan dinsizlerle bile diyalog içinde olmamızın kabil olduğu ifade edilmektedir.
İşte biz dünyaya bu kadar geniş açıdan bakmakta, evrensel İslam'ın gereği de budur; diye düşünmekteyiz.
Bundan dolayı da diyalogdan yanayız. Şimdi sorabilir miyiz; kimler bağnaz, tutucu ve çağdışı?
- tarihinde hazırlandı.