Hacı Kemal Erimez'i Hatırlayalım...

1970'lerin sonlarıydı, Hacı Kemal Ağabey, İstanbul'dan ileri gelen hayırseverlerden birisini İzmir'e davet etmiş, ilgilendiği öğrencileri ve eğitim hizmetlerini göstermek için getirmişti. Gelen kişinin oğlu ve damadı da yanındaydı. Yanlarında M. Bayram isminde bir hocaefendi de vardı.

Hacı Kemal Ağabey, onları sıradan bir öğrenci evine götürdü. Onlar da bir tatil günü olduğu için bir kısmı evin temizlik, tertip ve düzenine bakıyor, bir kısmı derslerine çalışıyordu. Bir öğretmen de mahallenin çocuklarına zayıf oldukları konularda derslerine yardımcı oluyordu... O öğretmen, misafirlerin bilhassa dikkatini çekti. Kendisiyle biraz sohbet ettiler. O, bir devlet okulunda öğretmendi; ama tatil günleri boş vakitlerinde bu öğrenci evine uğruyor, evdekilerin ve mahalleden gelen öğrencilerin derslerine yardımcı oluyordu. Hacı Kemal Ağabey bu öğretmenin, daha önce kendilerinin burs vererek yetiştirdiklerinden olduğunu söyledi. İstanbul'dan gelen o hayırsever "Ben bu işin sırrını şimdi anladım." dedi ve, "Çünkü biz de birçok burs veriyoruz; ama onlarla böyle ilgilenmiyoruz. Mezun olanlar da başlarını alıp, çekip gidiyorlar. Bir daha hiçbir irtibatımız kalmıyor. Ama görüyorum ki, sizin yetiştirdikleriniz, mezun olup bir iş bulsalar bile sizden hiç kopmuyorlar. Böylece de hayırlar katlanıp gidiyor." diye devam etti...

Oradan onları tanıştırmak için emekli Albay Cemâleddin Gürlek Bey'in yanına götürdü. Merhum Cemâleddin Bey, hanımıyla beraber Allah rızası için vakıf işlerinde gecelerini gündüzlerine katarak gayret ediyor, eğitim hizmetlerine büyük katkılarda bulunuyorlardı. Eski evlerini öğrencilere bıraktıkları gibi, Hâkimevleri semtindeki arsalarının üzerine yapılan dairelerden bazılarını evlatlarına verip kendileri de birisine yerleştikten sonra kalan bir daireyi de öğrencilere vermişlerdi. Hatta hanımı, "Keşke biz, yaşlılar evine çekilsek de bu dairemizi de eğitim hizmetlerine versek." diye bir teklifte bile bulunmuştu. Ama buna Hacı Kemal Ağabeyler asla taraftar olmamışlardı. İşte öğrencilerin kaldıkları o güzel daireyi hep beraber ziyaret ediyorlardı. Mevki olarak çok güzel bir yerde olan bu dairenin penceresinden deniz manzarası seyrediliyordu... O hayırsever zat, bunlara şahit olduktan sonra, "Gerçekten böyle bir daireyi bağışlamak, hiç de kolay yapılacak bir fedakârlık değil." dedi. Oradan onları alıp bütün eğitim faaliyetlerini tanıtmak için ziyaretler yaptırdı. Bir ara meşhur Eşrefpaşalılar grubuyla da karşılaştılar. Kendi üslûpları ile konuşmaları arkasındaki samimiyetleri çok dikkatlerini çekmişti... Onların kabadayı görünüş ve muhabbetlerinin altında, derin İslâmî terbiyenin verdiği samimi, sıcak ve şefkatli tavırlar hemen seziliyordu..

Bütün bu güzelliklere şahit olduktan sonra İzmir'den aydınlık hatıralarla İstanbul'a döndüler. Vefatının yıldönümü münasebetiyle Hacı Kemal Ağabey'e, Albay Cemaleddin Ağabey'e ve hanımına, M. Bayram Hocaefendi'ye Allah'tan rahmet dilerim.